Kimse ilgilenmiyor
Yesevi dergisinin Ocak 2017 tarihli 277. sayısında değerli araştırmacı Oğuz Çetinoğlu Yerli otomobil başlığıyla bir yazı yazmış.
Türkiye’de ilk otomobil fabrikasının 1954 yılında Nejat Hasan ve Ferruh Ali Verdi kardeşler tarafından İstanbul Tuzla’da kurulduğunu ifade ediyor. Bu fabrikada kısmen yerli kısmen ithal parçalarla villys marka jip üretildiğini söylüyor ama villys adının nereden geldiğini söylemiyor. Türkçe olmadığı kesin.
Bu fabrikanın 1971 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığına geçtiğini ve üretime son verildiğini yazan Oğuz Çetin bey bu el değiştirmenin ve üretime son verilmesinin sebebini açıklamıyor.
Xxxx
1961 yılındaki Devrim otomobili çıkışının da nasıl akim kaldığını çok özetle söz eden Oğuz Çetin bey, 1987 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Yıldız Teknik Üniversitesinin işbirliğinde, Tuzla’da T1013 markasaıyla yerli jip üretildiğini kaydediyor. 13 bin adet üretildiğini ve bunlardan 3 bini telef olmuşken 10 bin adedinin kullanılmakta olduğunu söylüyor.
Oğuz Çetin bey Nuri Demirağ’ın tayyare fabrikasını ve onun akıbetini de çok kısa söz ediyor. Ama yazı bir makale değil. Hiçbir anlatımın kaynağı yok.Dipnot da yok. Bir deneme tarzında yazılmış. Kuru iddialardan ibaret bir yazı.
Xxxx
Öncelikle kimse bu ne iştir demiyor iddiası yanlış.
Merhum Mustafa Miyasoğlu’nun bir hikeayesi vardır konuyla ilgili.
2006 yılında Eskişehir’de yerel bir televizyon ekranında Demirkırat belgeselini döne döne yayınladıkları için seyrettim. Devrim otomobilinin tüm süreçleri ekrana aktarılmıştı. O belgeseli yapan gazeteci şimdi kanun karşısında kaçak durumunda.
O belgeselden yola çıkarak konuyu enine boyuna inceledim. İki yıl emek verdim. TÜLOMSAŞ fabrikalarına gittim. Orada Basın Müdürü ile uzun görüşmeler yaptım. Otomobilin fotografını çektim. Olayı onlardan dinledim. Sonra o günün olmaz diyen Sanayi Bakanı Şahap Kocatopçu ile buluştum. Saatlerce ben sordum, o cevapladı. 2008’de Kocatopçu’nun bir otomobili yoktu. TED’in otomobilini kullanıyordu.
Xxxx
Bu araştırmamda ortaya çıkan sonuç vahimdi ve sorumluları hesap sorulamayacak mevkilerde idiler. Üstelik bu otomobil üretimine katılan mühendislerden biri bakan da olmuştu. Ötekiler de çok önemli mevkilere gelmişler ama konuyu asla gündeme taşımamışlardı. Demek ki bir bildikleri vardı.
Ben cahil cesaretiyle sürdürdüm çalışmalarımı ve sonunda aşılamaz duvarlarla karşılaştım.
Kitap olarak yayınlamaya karar verdim dosyayı. Bir yayıneviyle anlaştım. Sözleşme imzaladım. Yayınevi sahibi kitabın satışı iyi olur diye ayın Necmettin Erbakan’a dosyayı gönderdi. Sayın Erbakan o ara ev hapsindeydi.
Xxxx
Biz dosyamıza cevap veya bir itiraz, ya da takdir cümlesi beklerken 4 ay geçti. Sayın Erbakan TÜLOMSAŞ Yönetim Kurulu üyesi bir purofesöre konuyla ilgili kitap yazma talimatı vermişti, kitap yayınlandı. Bizim çalışmamız elimizde patladı. Yazılan kitap da herhangi bir şeyi açıklamıyor, sadece sayın Erbakanı önemli durumda gösteriyordu. Halbuki sayın Erbakan Ankara Makine Mühendisleri Odası Başkanı Şükrü Er ile birlikte yerli otomobil yapılmalı demişti. Katkısının hepsi buydu.
Ama 23 mühendis gece-gündüz aralıksız çalışarak o otomobili üretmişlerdi.
Xxxx
Evet Oğuz bey. Bu ne iştir diyen var da, önüne duvarlar çıkıyor aşılamayan.