ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

Kırk Ambar YANLIŞ EŞ SEÇMEYİN DOĞRUSUYLA BİLE ZOR YAŞANIR…

Bir insanın hayatındaki en önemli kararı, eşini seçmesidir. Çünkü evlilik; mutluluğun
veya mutsuzluğun %90'ını oluşturur.
Mitolojiye göre; Tanrı insana çok kızmış. Ortadan ikiye ayırmış. Eşit parçaların bir
bölümü erkek, bir bölümü kadın olmuş.. Ve bu iki eşit parçayı dünyanın ayrı ayrı yerlerine
savurmuş. İşte bu yüzden, insan hayatı boyunca hep öteki yarısını ararmış. Bulanlar da
olurmuş, bulamayanlar da. Yani bulanlar mutlu, bulamayanlar mutsuz...
Goethe; "İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan, evinde huzur olandır."
diyor. Biz egemen bir erkek toplumu olduğumuz için " karısı insanı vezir de eder, rezil de "
demişiz. Hemen bu sözü değiştirmeli ve "karısı" yerine, "eşi" demelidir. Çünkü hayatımızın en
önemli kararını verirken, yaşamımıza ortak olmuş bir kişiyi cinsiyetine göre değerlendirmek,
hem kadına hem erkeğe haksızlık olur.
Bilirsiniz, atasözleri asırların süzgecinden geçerek ve haklılık kazanarak bugünlere
gelmiştir. Fransız, " kadınlar olmasaydı, hayatın iki ucu yardımsız, ortası ise zevksiz olurdu"
derken, İspanyol, " kocayı tanımak isterseniz, karısının yüzüne bakın" , Kazakistanlı da
"dünyada iki zenginlik vardır. Birincisi sağlık, ikincisi kadındır" diyor.
Kadınlara en azından fizik ve görsellik olarak öncelik verilmelidir. "Kadın, erkeğin
gerdanlığıdır, taktığın gerdanlığa dikkat et." sözünü unutmamalıyız.
Okumuş olduğunuz gibi, bu konularda ne kadar bilgili (!) olduğumu herhalde
anlıyorsunuzdur. Evlilik; paylaşmaktır, sabırdır, özveridir, emektir ve kutsaldır. Dale
Garnegie; "Eşinize duyacağınız saygı ve sevgi, evlilikte mutluluk olarak size geri döner" der.
Vallahi onu bunu bilmem, bir evliliğin yarısından fazlası mutlu ise, Tanrı'ya şükredin
diyorum. Doğru da karar verseniz, yaşamanın kolay olmadığını yazımın başlığında okudunuz.
Dileğim herkes aradığını bulsun.
Ahmet Rasim, " Birbirleriyle evlenmemesi gerekenler varsa, onlar da birbirlerine aşık
olanlardır" diyor. Gerçi Oscar Wilde da bundan aşağı bir laf etmemiş; " İnsan her zaman
sevmeli. Bu nedenle de hiç evlenmemeli." Onun için hep aşık olmaya çalışın. Canım o kadar
zor değil. Şartlayın kendinizi "aşığım, aşığım" deyiverin, iş tamam.
Hal Roach; " Karım beni dindar yaptı. Evlenene kadar cehenneme inanmazdım." diyor.
Böylesini nasip etmesin. İspanyollar bu işten çok şikayetçi, "kişiye iki şey tavsiye etme: bir
savaşa gitmesini, iki evlenmesini " Bu da yetmemiş devam etmişler." Evlilik bekarların
özlediği, dulların kaçtığı bir şeydir…"
Dünyada erkek egemenliği bütün hızla devam ettiği için olumsuz örneklerde hep kadına
yüklenilmiş. "Kadınlar kanaryalar gibidir. Kafese girdikten sonra daha fazla öterler" diyene,
benim bir sözüm var. Acaba sıkıntıdan mı öterler, yoksa mutluluktan mı, bunu ayırmalı.
Benjamin Franklin'in "Fikren anlaşan karı-kocanın hayatı kadar güzel bir şey olamaz." deyişi
de var.
Evlilikte olumlu, olumsuz sözleri toparladım. Ve karar vermek isteyen kadın-erkek
bütün dostlarımı uyarıyorum. Sonradan "niye bu sözü biliyorsun da bize söylemedin"
demesinler.
Doktorlar evlilik işine el koymuşlar. Vücudun salgıladığı bir çok madde, evliliği
etkilermiş. Aynı çatı altında bu salgı mutluluk olarak aşağı yukarı 3 yıl devam edermiş. Onun

2

için de ayrılıklar genelde 4. yıl çok olurmuş. Çocuğun doğumu bunu üç-dört yıl daha
uzatırmış.
Bir genç babasına sormuş " Baba evlenmek kaça mâl olur" Baba cevap vermiş;
“Bilmiyorum oğlum ben hâlâ ödüyorum.” Oğlum inanmazsan William Shakespeare'e sor.
"Kadınlar bekarken evlenmeyi, evlendikten sonra da her şeyi ister." demiş. Balzac da "aşık
olmak, koca olmaktan daha kolaydır." Sabahattin Ali, yakın dostu Ayşe Sıtkı'ya evlenme
teklif ettiğinde şu cevabı almış: "Seni evlenemeyecek kadar kendime yakın buluyorum." Ayşe
Sıtkı haklıdır, insan her zaman bir erkek, bir kadın bulabilir ama bir dost bulamaz ".
Metin Akpınar, Aydın Boysan Hocamıza; "Ben içkiye 62 yıl önce başladım, 52 yıl önce de
evlendim. Demek ki, 10 yıl kafa çekmeden evlenmeye razı olamadım" demiş. Boysan da
yanıt vermiş; "Ehh, mükemmel. Bu kadar sarhoşlukla, bu hata yapılabilir…"
Ne yaparsanız, yapın beyler. Şu anonim sözü kafanıza yerleştirin, "Evlilik yazı-tura,
gibidir. Yazı gelirse kadın kazanır, tura gelirse erkek kaybeder." Başka da var; "Evlilik yaptığın
aptallık için, şahit istenen dünyadaki tek olgudur."
Hakim avukata sormuş; "Boşanmak için en geçerli neden nedir?" Avukat da cevap
vermiş, "Evlilik efendim… "
Evli erkek ağzını ne zaman açar" sorusuna ise, akıllı kadının yanıtı harika, "esnediği
zaman" ...
Adamcağız ileri yaşına rağmen karısına "kraliçem, sevgilim, sultanım, hayatım" diye
hitap edermiş. Bu hitap şekli komşuları olan genç kadını çok etkilemiş. Adama, "Vallahi
hayret, bu ne sevgi. Kocam beni hiç böyle çağırmaz." deyince, yanıt genç kadını çok
güldürmüş; "ne sevgisi kızım, 25 yıldan beri, adını unuttum" Bir başkası da şöyle diyor;
"Karım ve ben 20 yıl çok mutlu yaşadık, evlenene kadar…"
Bu diyalog çok berbat:
- Kocacığım, ben ölürsem, ne yaparsın.
- Allah göstermesin hayatım, çıldırırım…
Peki, üstüme tekrar evlenir misin?
- Yok canım, çıldırırız dedikse de o kadar değil…
Sparta Kralı Leonides'e küçük yaştaki bir kadınla evlenmesinin nedenini sormuşlar; "Her
ne pahasına olursa olsun, evlenmem gerekiyordu, ben de kötülüklerin en küçüğünü seçtim."
Bütün bunlardan sonra ister evlenin, ister evlenmeyin. Karar sizin… Ama bana
sorarsanız, evlenseniz de, evlenmeseniz de pişman olacaksınız. Hiç olmazsa, evlenin de öyle
pişman olun.
Bırakın en son sözü de büyük yazar Mark Twain söylesin; "Hiçbir erkek ve hiçbir kadın,
25 yıl evli kalmadığı sürece, gerçek bir aşkın ne olduğunu asla bilemez…"

<