ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

KOCAMAN NEDEN KAYBETTİ?

Cevabı çok net: Aykut hoca futbol dediğimiz ve tadına doyamadığımız oyunda cesaretli oynama ve risk alma faktörlerini bir türlü teknik adamlık defterine not edemedi. Bir de Kocaman’ın takımı önde olsun, geride olsun, oyunu berabere götürsün; kritik anlarda, oyunun sıkıştığı noktalarda, rakip takımdan golün geliyorum diye bas bas bağırdı dakikalarda bir türlü oyunun gidişatını değiştirecek müdahalelerde bulunamaması da önemli teknik adam yanlışlığı kendisi adına. Üstüne golü yer yemez forvet hattını beslemeye yönelik forvet veya forvet tandaslı oyuncu, Valbuena veya Soldado, almamayı huy haline getirip, neredeyse her defasında yaptığının boşa kürek sallamak olduğunun farkına varamaması inanılabilecek gibi değil. Aynı hataları yapıp farklı sonuçları beklemek Kocaman gibi bir hocanın yapacağı bir şey değil. Olmamalı da. Takımına defansif özellikleri uygulatmada tam not verdiğimiz Kocaman’ın, gerektiğinde riskli ve cesaretli oyuna dönememe konusunda aşırı derecede tutucu ve konsevatif olması Fenerbahçe’nin şampiyonluk hedefiyle çıktığı yolda hiç de hayra alamet değil. 

Beşiktaş muhteşem oynadı yediği golden sonra. Bunu gözardı edemeyiz ama Fenerbahçe’nin geriden hiç oyun kuramaması, orta alanda rakibi çözecek paslaşmaları yapamaması, topu ileriye taşıyıp önde top tutamaması felaket ötesiydi. Sanki Fenerbahçe’de stoper Kameni’ymiş gibi oyunun her tıkandığı anda sarı lacivertli futbolcuların adeta Kamerunlu kaleciye yönelmesi ortaya hem ilkel bir futbol görüntüsü çıkardı, hem de ev sahibinin işini kolaylaştırdı.

Beşiktaş Pepe ve Talisca’nın üstüne Oğuzhan’ı da tribüne yollayınca orta sahası daha bir defansif oldu Atiba-Medel-Tolgay üçlüsüyle. Oğuzhan sağlıklı olsaydı, hocanın kafasındaki; defansda Medel-Tosic, orta alanda Atiba-Tolgay-Oğuzhan ikilisi ve üçlüsüydü. Golden sonra Fernandao’nun direği sıyıran pozisyonu dışında rakibine fırsat vermedi ama rakibini baskı altına almasına rağmen Queresma’nın gayretine eşlik edecek takım arkadaşı olmayınca Beşiktaş da Portekiz’linin şutu dışında üretken olamadı. İlk yarıyla ilgili son cümlelerim şöyleydi devre biterken: Fenerbahçe geriden iyi çıkamazsa,  orta saha ve hücum hattı arasındaki bağlantıyı kuramazsa, Beşiktaş’ın gol atması daha mümkün gibi gözüküyor ikinci yarının ilk dakikalarında. 

ŞENOL GÜNEŞ ve QUERESMA

Her ne kadar Beşiktaş’ın orta sahası defansif gözüksede her olmayan şeyde bir hayır vardı işte. Tahminin tutmuş gol erken gelmişti ama bunda Şenol Güneş’in sihirli dokunuşu etkiliydi. “Aklını seveyim” demeli her Beşiktaş’lı hocasına. Saha içinde Queresma, kenarda Şenol Hoca oyunun kaderini değiştirdiler. Zekasını kullanan Şenol hoca devre bitmeden yapmıştı sihirli dokunuşu. Medel defansın göbeğine, Tolgay orta sahanın merkezine geçmişti. Love’ın yeni ekürisi de Babel’di. İkinci yarıda bu taktiksel anlayış daha da derinleşti. Gökhan-Adriano-Tosic de hücuma katkı vermeye başladılar. Negredo’nun girişiyle beraber, Tosic ve Medel dışında herkes hücumdaydı. Artık çift forvet değil çok forvettiler. Güneş maçı kazanmak zorundaydı yoksa tüm rakipleriyle puan farkı açılacaktı. Qeresma’ya da şapka çıkartmalı. Hırslı oyununa sözlenecek tek söz yoktu doğrusu.

Burada hoca farkı ortaya çıktı. Şenol Güneş riskleri alandı. Belki takımını cümbür cemaat gol atmaya yolladı ama Fenerbahçe’de böylesine bir ortama adeta davetiye çıkardı. Kocaman için beraberlik yeterliydi. Yenemezsem yenilmeyeyim diye düşündü ama sonuç hazin oldu Aykut hoca adına. Yenmeyi göze almazsanız, daha maçın başında beraberliğe oynamaya hazırsanız, 1 puana razıysanız, 1 puanı dahi kurtaramazsınız. 

Takımına defansif disiplini aşılayan Aykut Kocaman’ın kendisine de risk almayı ve cesaretli olmayı telkin etmediği sürece Fenerbahçe’nin işi zor gibi gözüküyor ilerleyen haftalar adına. Alınan skor değil, ortaya konan futbol 2-3 haftadır oynanan doğru oyunla siyahla beyaz kadar farklıydı. Öte yandan Kocaman da umut vermiyor oyuna müdahil olmayarak. Valbuena’yı 1-1 iken oyuna almak belki sonucu değiştirmezdi ama bu değişiklikle Fenerbahçe’nin orta sahası rahatlayabilirdi. Futbol mantığı da bunu isterdi zaten. 

Uzun lafın kısası; sahadaki ihtiyar delikanlıyla, Queresma-35 yaşında, kenardaki ihtiyar delikanlı, Şenol hoca-65 yaşında, maçı alıp götürdüler. Sonuna kadar da hak ettiler. Şampiyonluğun en sağlam adayı biziz dediler.

Son Not: Kocaman cevap vermeli!!! Soldado ve Valbuena bu tür maçlarda oyun çıkmaza girse bile düşünülmüyor. Gençlerden Oğuz Kaan ve Serhat Kot yedek kulübesindeyken Elif Elmas neden U21 kadrosunda? Neden Elif kadroda değildi? Bu kadar öve öve anlatılan bir oyuncuyu oynatmayacaksanız, 22 kişilik kadroya bile almayacaksınız, tecrübe edinmesi için niye bir Anadolu takımına kiralamadınız? Yazık doğrusu!

<