ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

Kocaman Sıfır

Fenerbahçe'nin Beşiktaş maçından fazlasıyla yorgun çıktığını gördük ilk yarıda. Bu yorgunluk ve maça konsantre olamama durumu ikinci yarıda da devam etti. 20'den sonra sarı lacivertliler eski fabrika ayarlarına döndü. Yan pas, geri pas, gereksiz pas ve yavaş oyunla. Oysaki ilk 20 dakika Beşiktaş maçından kalan olumlu yönleriyle sahadaydı takım. Akhisar'ı sahasına hapsetti ve organize ataklar üretmeye çalıştı. En azından çabaladı. Ama bu çaba yetmedi. Takım erkenden tükendi. 

Benim çocukluğumda bizler mahallede futbol oynarken söylenen bir tekerleme vardı. Genelde üç büyükler için söylenirdi: "Fener herkesi yener, Beşiktaş'a gelince fıs diye söner" denir, zaman zaman Galatasaray'da bu tekerlemenin içinde yer alırdı. Evet Fener 20'den sonra hakikaten fıs diye söndü. Akhisar Henrique, Larsson'la küçük yoklamalar yaptı Kameni'nin kalesini. Fener ilk yarıda Guiliano, Topal, Ekici ile şutlar çekti ama çerçeveyi bulamadı. Ve tek kaleyi bulan şut ikinci yarıda gelen Ekici şutuydu. Sağdan soldan o kadardı zaten. Valbuena bu devrenin kötüsüydü. Ve takımın en kötüsü olarak oyununu noktaladı Fransız. Nerdeyse her topu ezdi. 

Kocaman Hiç Risk Almaz mı? 

Genel görüntü Fenerbahçe'nin pozisyon üretememesiydi. Öndeki üçlünün başında kavak yelleri esiyordu ki oyuna etkileri "hiç" seviyesindeydi. Kocaman ikinci yarı risk almalıydı. Ama bu nasıl olacaktı? Ekici ve Giuiliano ikilisinden biri kenara gelip Alper sağ kanada geçebilirdi. Ya da Ozan-Ekici yapıp, Alper'i sağa alıp, Guiliano'yu Alex pozisyona çekmek mi gerekliydi ? Bu sayede her iki pasör oyuncu yer değiştirerek de oynayabilirdi. Ya da Kocaman katı karakter zincirini kırıp çift forvetle başlamalıydı ikinci yarıya. Kanımca herşey Kocaman'ın risk alıp almamasına bağlıydı. 

Todor Veselinovic

Kocaman ikinci yarıya başlarken risk faktörünü beklenildiği gibi sıfırlayarak başladı. Oysaki o Veselinovic'in öğrencisiydi. 0-3'den 4-3'e geldikleri maçta hem de Galatasaray'ı yenmişlerdi o zaman. Kocaman, Dilmen, Vezir, Çetin hep kaleye gitmişlerdi. Toprağı bol olsun Veysel hoca ileri demişti oyuncularına devre arasında. 

Kocaman yirmi dakikayı deyim yerindeyse çöpe attı. Kocaman'ın risk alması için takım gol mü yemeliydi? Evet maalesef öyleydi. Kocaman 65'de çift forvete döndü ama hepimizi kandırdı galiba. Oyunu geriden takip eden bir takımın çift forvetle oynaması sadece 6-7 dakika mı sürmeliydi? Kocaman adeta dalga geçti sarı lacivertli futbol severlerle ve futbola gönül verenlerle. Janssen kapanan defansın kilit açıcısı olabilirdi. Gezgin forvet oyundan çıkmamalıydı. Üstelik de ciğeri taze, nefesi bol, 23 yaşında bir forvetiniz sahadaysa, sağlıklıysa ve size gol lazımsa neden böylesine bir santraforunuzu kenara alma ihtiyacı duyarsınız ki? Anlamak mümkün değil. 

Yöneticiler Konuşmasın

Okan Buruk o dönemde PTT liginde Göztepe ile yapamadıklarını Akhisar'la yapmaya devam ediyor. Yanal-Fenerbahçe dokusu nasıl tuttuysa, Buruk-Akhisar arasındaki kan uyuşumu da sağlamdı ve bravo onlara devam ediyorlar yollarına. Miquel Lopes diye bir Portekiz'lileri var, hem hücum yaptı hem de Valbuena'yı törpüledi. 

Sistemi belli olan ve kontra sistemini iyi işleten Akhisar'a karşı sürprizler yapmalıydı Aykut hoca. Isla solda, Şener sağda olmalıydı. Hasan Ali Lopes'le baş edemedi. Alper-Atıf ilk 11'de olmalıydı ki böylesine basit şablonda kontra oynayan Akhisar sendeleyebilirdi. Hakemi boşverelim bence. Yöneticiler konuşmasın, sussunlar yeter. 

 

<