NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

Komplo teorileri

Dünya insanlara dar geliyor.

9 milyar insanı besleyecek  gıda üretimi yapılamadığı için hergün felakete koşar adım gidiyoruz…

Ya yeni bir dünya bulacağız, ya da  nüfusu azaltacağız…

Bize kabaca öğretilen kadarıyla su yaşam için ön şart..

Ayda su var bu artık kanıtlandı.

Daha önce kutup bölgeleri hariç kupkuru olduğu düşünülen Ay yüzeyinde ince bir tabaka halinde su bulunduğu belirlendi.

Hindistan Uzay Ajansı tarafından 2008'de Ay'ın yörüngesine oturtulan ilk Hint araştırma uydusu Chandrayaan-1'in taşıdığı "Moon Mineralogy Mapper-M3" adlı gözlem cihazıyla NASA'ya ait Cassini ve Deep Impact uzay araçlarının sağladığı verilere göre, Ay yüzeyindeki toprakta ince bir film tabakası halinde su bulunuyor.

Yıllar önce Science dergisinde yayınlanan makalede, Ay'ın mineral haritasını çıkarmaya yarayan M3 cihazının yüzeyden yansıyan ışığı analizi sırasında hidrojen ve oksijene bağlı bir kimyasal elementi belirten uzun dalgalı ışınım tespit ettiği belirtildi.

Bunun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan suyun varlığını işaret ettiğini kaydeden Amerikalı bilim adamları, şimdiye kadar ileri sürülen ve Ay'da suyun sadece kutup bölgelerindeki kraterlerin dibinde sürekli karanlık kısımlarda bulunduğuna dair teoriyi ortadan kaldırdığının altını çizdiler.

Keşfi yapan araştırmacılar, Dünya'nın tek uydusu Ay'da iki ayrı tür su bulunduğunu belirterek, bunlardan birinin Ay yüzeyine çarpan buzdan meydana gelmiş göktaşları gibi bir dış kaynaktan geldiğini, diğerinin de tamamen Ay kaynaklı olduğunu düşünüyorlar.
Ay toprağı ve kayalarının yüzde 45 civarında oksijen içerdiğini, M3 tarafından gözlemlenen hidrojenin ise Güneş rüzgarlarıyla gelmiş olabileceğini tahmin eden bilim adamları, Güneş'in nükleer füzyon sürecinde Ay yüzeyini ışık hızının üçte biri hızla bombardıman eden hidrojen atomu yüklü protonlar yaydığını belirtiyorlar.

Bilim adamlarının tahminine göre, Ay toprağının yüzde 25'inde su bulunuyor. 40 yıl önceki Apollo seyahatleri sırasında Ay'dan getirilen toprak ve taş numunelerinde de su izine rastlanmış, ancak bunların taşındığı kapların hermetik (sıkı kapalı) olmamasından, bilim adamları bu su parçacıklarının havadan geldiğini, Ay kaynaklı olmadığını düşünmüşlerdi.
Keşfin, bilim dünyasının Ay'a bakışını kökten değiştireceğini belirten bilim adamları, böylelikle Dünya'daki biyolojik yaşamın kaynağı suyun her yerde ortaya çıkabileceği daha dostane bir güneş sistemi görüşünün değer kazanacağına işaret ediyorlar. Ay'da su olması, orada bir uzay üssü kurulması şansını da arttırdı.

Çünkü su varsa yaşam var demektir.

Su varsa yaşamın  doğalgazı oksijen  var demektir.. 

Durum fena görünmüyor şartlar uygun yaşamsal olanakları arttı ama, ne oldu…

 Bu kez karşımıza ekonomi çıktı…

İnsanlar karınlarını doyuracak paranın bu işlere harcanmasına karşı..

 Sonra kutsal kitaplarda ipuçları verilen Mars devreye girdi..

Yine karşımıza ekonomi çıktı. Teknoloji yerinde saymaya başladı..

Çünkü para yok…

Durum böyle kötü olurken ortaya bir de korona belası çıktı…

Hastalıkla ilgili bilgimiz yeterli değil.,

Milletin de ağzı torba değil ki büzesin…

Şimdilerde acayip bir komplo teorisi dolaşıyor.

Bu korona belası bize göre uzun, tarihi ölçümlere göre yarın dünya nüfusunu yarı yarıya hatta daha da altında azaltacak…

Bu azaltma öldürerek değil; üremeyerek olacak..

Yani erkeklerin spermleri, kadınları yumurtaları azaldı…

Yani kısmi iğdişe uğradık gibi..

Yani korona zürriyetimizi kesti

Yani iddiaya göre;  nüfus artış hızı zaman içinde  görece yüzde 80 azalacak…

Hatta ABD’de gelecek yıl doğacak bebek sayısının  büyük oranda azalacağı iddiası bile var..

Doğumlar 1 milyon civarında belki daha da az olacak…

Türkiye ise bu konuda bir araştırma yaptı mı bilinmiyor…

Bunun dünyada sosyal yaşama etkisi ne olur o bile bilinmiyor..

ABD bu konuda biraz hazırlıklı gibi..

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, ülkede 2019 yılının doğum istatistiklerine ilişkin raporunu açıkladı. 

Rapora göre, ABD'de geçen yıl 3 milyon 788 bin 235 bebek dünyaya geldi. Doğum oranı 2017'ye göre yüzde 2 azalarak son 32 yılın en düşük seviyesine geriledi.  2017 ile karşılaştırıldığında geçen yıl ülkede 15-19 yaş aralığında doğum oranı yüzde 7 düşerek son yılların en düşük oranını gördü.

Ülkede doğum oranlarında 20-24 yaş aralığında yüzde 4 ve 25-29 yaşlarında yüzde 3 düşüş kaydedilirken tek artış yüzde 1 ile 35 ila 39 yaş ve yüzde 2 ile 40 ila 44 yaş aralığında kaydedildi.

Bu yüzde ortamla yüzde 2‘lik azalma  yıllar içinde azalarak yüzde 80’lerre ulaşacak..

Bunun temel gerekçesi tıbbın insan yaşını 110-120’lere taşıması..

Yani insanlar uzun yaşarsa bebek doğumları da hızla artarsa durum vahim.

Kısaca,  millet bir şey söylüyor, biz de “doğru mu acaba” diye kafa yoruyoruz.

Yine de işin içinde çıkamıyoruz…

En iyisi benden sonra tufan demek…

<