CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KOMŞUMUN KEDİSİ…

Yattım, kan ter içinde kalktım. Üzerimde bir halsizlik, içimde bir hararet var.

Üzerimdeki gömleği sıyırıp bir kenara attım.

Buzdolabından su içtim. Hararetim geçmedi. 

Antrede  dolaştım.  Dışarıda akşam ezanı okunuyor.

***

Merdivenin otomatiği bir yandı bir söndü. Genç bir kız  koşarak  yukarı çıktı, bir diğeri  koşarak aşağı indi. Kapılar açıldı, kapılar kapandı. 

Kapıya kulak verdim. Komşu dairenin kapısının arkasında bir miyavlama sesi  duydum.

Karşı dairedeki komşumun  iki köpeği, bir kedisi var. Görüyorum; genç bayan  küçük kedisiyle kapı önünde durur. 

Her sabah ve akşam da  köpeklerini geziye çıkarır.  Hava aldırır.  

***

Bizim mahallede insanlar genellikle birbirleriyle pek konuşmaz ve hal hatır sormazlar ama şimdi Allah var şimdi ; hayvanat sevgileri göz yaşartır.   

Mesela şu karşı çapraz apartmanın birinci katında  oturan hanımefendi, iş dönüşünde kapıda bekleyen kedisine bir  atılır,  bir sarılır. Sevgi  sözcükleri düğün konfetileri gibi havada uçuşur… 

Bir başkası , pencere kanatlarını açar, kedisine hava alması için pencere kenarında küçük bir minder tahsis eder; “ Haydı, geleni geçeni seyret”,der.

Bizim mahallede  bir hayvan sever  daha  vardır ki, bu adamın halleri  dil ile anlatılmaz kalem ile  tasvir olunamaz. Bu adam   Marc Chagall’ın resimlerinden  bir  adam; gözlüklerinin camı  buzdandır.  

Kader onu   karada yaşayan kedilere köpeklere, havada ise kargalara, martılara  hizmet etmek için görevlendirmiştir. Mesai saati sonunda, saat akşam beş sularında  Mehmet Abi  Çiçekçi namazgahında   karga ve martılara, kedilere , köpeklere  verdiği  sakatat ziyafeti  dillere destandır.

***

Neyse gelelim , kapı ardında miyavlayan küçük kediye ve sahibesine…

Komşum ülkenin önemli bir müzik grubunda ünlü bir  solisttir. Kibardır , hanımefendidir.

Edindiğim bilgiye göre, küçük kediyi  mahallede, Şair Nesimi’ de  bulmuş. Sahiplenmiş. 

Hatta söz aramızda bu kedisine  bir şiir de yazmış ve  besteleyip youtube’a koymuş. 

Komşumu ara sıra köpeklerini sokakta  gezdirirken görüyorum. 

Köpeklerini de bu aralar pek durgun ve düşünceli görüyorum.  Kapıyı  tırmalayıp firar etmek  için miyavlayan küçük kediyi endişeyle  seyrediyorlar. Geçen gün küçük kediyi havlayarak uyardıklarını duydum; “ Küçük kedi, çıkma dışarı. Özgürlük güzel  ama  dışarıda hava soğuk… Açlık susuzluk var dışarıda! “

<