CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KÖPEKLER...

Bugün hava kapalı.  Güz yağmurları başladı. Sararan yapraklar çaresiz ; bu o yana bir bu yana uçuşuyor. 
Apartmanda komşumun -ki, girişin sol tarafındaki dairede mukimdir-haylaz köpeği beni ayak seslerimden tanır , kapıya hücum eder ve havlar. Sahibi- ki yaşlıca  bir bayandır- mütecaviz köpeğini ayıplayarak susturur. Köpek öfkesini sahibi hatırına dindirerek kapıdan  döner.  
Kerataya köpek dediysem  öyle vahşi , etobur , ısırgan  bir şey sanmayınız. El kadar kıl tüy içinde bir şeydir. Keçi kılları içinde kaybolmayan tek uzvu gözleridir.  O gözleri “ gene sen sahibime dua et yoksa paçandan tutardım” der gibidir. Evde kala kala stres içindedir.  Evin antresinde bir ileri bir geri mahpusane gibi volta vurur. Sinirlidir  . Kapının önünden geçtiğimde voltası kesilmiş bir kabadayı gibi  öfkelenir. Hır çıkarır. 
Ayağına çeviktir. Bastı bacak ; bir o yana bir bu yana gider gelir...
Geçen gün-daha yağmurlar yağmamış havalar soğumamıştı-apartmanın hanımlar apartman önüne sandalye atmış, dedikodu yapıyorlar, belki de çekiştiriyorlardı. Tabi bizim fındık faresi de sahibesinin çevresinde dolaşarak kendine meşgaleler aramaktaydı. 
Zavallı köpekçik , bu sırt sırta sıralanmış emekli insanların semtindeki kırk yıllık apartmanın önünde nasıl bir meşgale bulabilir? Genç kızlarımız bile bu semtten bir an önce  kurtulmak, Kadıköy'e gitmek için Çiçekçi’den hemen bir taksi çevirirler. Çünkü bu semtin bir yanı Karacaahmet mezarlığı, diğer tarafı Selimiye kışlasıdır. Her şey kuralına göre sükunet içindedir. Burada her şey eski ve oturmuştur. İnsanları bile...
Hayvanlarına gelince  gerçek bir hayvan dostu olan Memet Abi olmazsa onlar da buraya uğramazlar. Kediler , köpekler, kargalar , güvercinler ve martılar onu takip ederler. 
M.Abi -her ne kadar evden papara  yese de - hayvanları beslemekte kararlıdır.  Özellikle dost olduğu kasap ve tavukçuların sakatatlarını toplayarak onlara yardımcı olur. Onlar da onun hayvanları için kırıntılar verirler. Bazen hüzünlenir; “ Ben ölürsem bunlara kim bakacak, hastalıklarını tedavi ettirecek?
Seksen yaşını geçmiş  merhamet timsali bu adam mahlukatın her cinsinden saygı görür.  
Ben de kendisini her sabah elinde sakatat torbasında görürüm. Önünden geçmem. Saygı duruşunda bulunurum.
Bu sabah Çiçekçi’den aşağıya doğru inerken- af buyurun- kırmızı kurdeleli bir uyuz köpek gördüm. Şaşırdım. Demek ki , zamanımızda uyuz köpekleri de kırmızı kurdelelerle ödüllendiriyorlar. Hatta bu sahipsiz köpeğin kurdelesinin ucunda madalya biçiminde  bir metal dahi vardı.  Aceleyle  gittiğine göre Kadıköy tarafında bir toplantıya geç kalmıştı. 
Doğancılar parkında Parklar Bahçeler Müdürlüğü  uyarı levhası dikmiş. Temsili resimde modern ve “laik” bayan tasmalı köpeğini huzur içinde dolaştırıyordu. Levhanın iki yanında iki ayak üstünde duran boynundaki tasmasının  ipini sahibesine uzatıyordu. 
Müdürlük  bu resmin yanına okur yazarlar için şu sözü yazmıştı: “Köpeğinizi tasmayla gezdiriniz!” Demek ki buralarda tasmasız bazı köpekler sağı solu taciz etmişler. 
Beşiktaş’taki köpekler mi?  Abartmak gibi olmasın her biri bir at gibi. Yalnız çok uyuzdurlar. Sere serpe kafelerin önünde yatarlar. Ayak üstü alıştıran mini etekli kızların çevresinde sere serpe uzanır, esnerler. 
Köpekler hususunda çok şey yazılmıştır. Yazılanlardan en kayda değer olanları onların çok vefalı, akıllı oluşları üzerinedir.  Onların sahipleriyle ağlayıp, sahipleriyle sevindiklerini biliyoruz .
Her neyse, komşumun  Malta cinsi köpeğiyle akşamki karşılaşmamız nasıl olacak? Ayağımı kapının önünde yere vurup onu gene kızdırabilecek miyim?  
Gene sinirlenip üzerime gelecek mi? 

 

<