KÖR ALİ
Tarihi semtimizdeki tarihi camiinin arkasında gelmesi pek muhtemel depremde yıkılmayı bekleyen atmış senelik fasit dairemde oturmuş , kalemimi elimde evirip çeviririp depremi bekliyordum. Anlık ruh halimle çocukluk devirlerini düşüne düşünüyordum. Pencerenin önüne gidip durdum... Birden yoldan geçen o şahsı, sanki Kör Ali' yi gördüm..
Çocukluk günlerim canlandı o an gözlerimin önünde. Malatyada'ymışım. Teze Camii önünde basit tahta sehpası üzerinde kumar oynatan lastikçi Kör Ali’ nin tezgahı önünde lastik oyununu seyreden meraklı bir çocukmuşum...
Kör şahıs , sağlam gözünü bir yandan etrafına biriken vatandaşa teksif ederken diğer yandan iki parmağı arasında tuttuğu kurşun kalemi dürüp büktüğü lastiğin tam ortasına basıyor...
Ali' ye göre lastiğin ortasını bulmak , dolayısıyla basılan para kadar kazanmak kolaydı. Bunun için de en önemli husus parayıb sehpaya koymaktı. Parayı Hasan değil, basan kazanıyordu!
Bir kurşun kalem , yarım metrelik enli don lastiğinden ibaret sermayesiyle Kör Ali, şehrimizin alt kültür tarihine adını sabit kalem ile yazdırmış nadir şahsiyetlerimizden idi.
Aradan seneler geçti. Kör Ali de geçti bu dünyadan. Şair kendi gitti, adı kaldı yadigar...
Onun yerini şimdilerde değerleri kendilerinden menkul ,çeneleri kuvvetli ,elleri çabuk üç kağıtçı siyasetçiler aldı. Bu tiplerden bazıları kağnı gölgesinde yürürken yere düşen gölgeyi kendi gölgeleri sanıyor. Bunların bir kısmı da eline iki davarı versen ikisini de kurda yedirip eli boş dönecek kadar nasipsizler.
Bunların ellerinde bir maharet yok. Ellerinde ne bir lastik, ne bir kalem var. Durmadan oynayan çeneleri, vatandaşa hayali vaadlerle terse düşürme projeleri var.
” Ne sihirdir ne keramet kalemdedir maharet” manalı sözünün sahibi Kör Ali' nin kurduğu oyunda her şey açıkta, göz önünde cereyan ediyordu. Köylü vatandaş ise lastiğin ortasına kalemi basıyordu ,o kadar. Tabi her seferinde tahta sehpa, Kör Ali kazanıyordu !
Esmer kuru kara,geçmişi hayli karanlık bu adamın sağlam gözü oyuncuyu mıknatıs gibi oyuna çekiyordu.
Hayatını bu tür işlerle , üç kağıt açarak , lastik çevirerek köylülerimizin o pek sevdiği fincan oyunları kurarak kazanırdı.
Saf köylüyü yankesiciden, kumarcıdan korumakla görevli zabıta yaptığı suç üstü baskında Kör Ali süratle ortadan kaybolur, olan ortada sehpa üzerinde kalem ile lastiğe olurdu. Bunlar çöp tenekesinde yerlerini alırlardı.
Bugün alım gücü dip yapmış işçi, memur, emekli meyve sebze tezgahlarında halk Kör Ali' nin tokatından beter tokatlanıyor .
Kör Ali’ nin sisteminde cepciler, cambazlar, yankesiciler vs. vardı. Şimdi de yandaş, kandaş , yoldaş ve koldaş takımı pazara inen alım gücü düşük yapmış emekliyi, işçiyi, dulu, yetimi acımasızca ve serbesçe tokatlarlıyor. Her şey nizami, her şey mevzuata uygun.
Şimdiki siyaset sisteminde ise namus üzerine yeminler, boş vaadler, pembe hayaller üretiliyor. Üç kağıt kurmada lastikçi Kör Ali ‘den daha mahirler ve çevrelerine topladıkları rantçı aparatlarıyla ellerinde kalem ile yarımşar metrelik don lastikleriyle halka kendilerini alkışlata alkışlata vatandaşı sandık başına doğru sürüklüyorlar.
Ömürlerinin son baharında lastiğin siyasetçinin çevirdiği oyunda ortasını bulamayan vatandaşın yüzü, mosmor, elinde kırmızı zarf sandık başında seçimi beklerken görüyoruz...