CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KÖR ALİ

Tarihi semtimizdeki tarihi camiinin arkasında  gelmesi pek muhtemel depremde  yıkılmayı bekleyen   atmış senelik  fasit  dairemde oturmuş ,  kalemimi elimde evirip çeviririp depremi bekliyordum. Anlık  ruh halimle  çocukluk devirlerini düşüne düşünüyordum. Pencerenin önüne gidip durdum... Birden yoldan geçen o şahsı,  sanki Kör Ali' yi  gördüm..

Çocukluk günlerim  canlandı o an gözlerimin önünde.  Malatyada'ymışım. Teze Camii önünde   basit tahta sehpası üzerinde  kumar oynatan lastikçi  Kör Ali’ nin tezgahı önünde lastik  oyununu seyreden  meraklı bir çocukmuşum...

Kör şahıs , sağlam gözünü bir yandan  etrafına biriken vatandaşa teksif   ederken diğer yandan iki  parmağı arasında tuttuğu kurşun kalemi dürüp büktüğü  lastiğin  tam ortasına basıyor...

Ali' ye  göre lastiğin ortasını bulmak , dolayısıyla  basılan para kadar  kazanmak kolaydı. Bunun için de   en önemli husus   parayıb sehpaya  koymaktı. Parayı    Hasan  değil, basan kazanıyordu! 

Bir kurşun kalem , yarım metrelik enli don lastiğinden ibaret sermayesiyle Kör Ali,  şehrimizin alt kültür tarihine adını  sabit kalem ile yazdırmış nadir şahsiyetlerimizden idi. 

Aradan seneler geçti. Kör Ali de geçti bu dünyadan. Şair  kendi gitti, adı kaldı yadigar... 

Onun yerini şimdilerde  değerleri kendilerinden menkul ,çeneleri kuvvetli ,elleri çabuk üç kağıtçı   siyasetçiler aldı. Bu   tiplerden bazıları  kağnı gölgesinde yürürken yere düşen gölgeyi kendi gölgeleri sanıyor. Bunların bir kısmı da  eline iki davarı versen ikisini de kurda yedirip eli boş dönecek kadar nasipsizler.

Bunların ellerinde bir maharet yok. Ellerinde ne bir lastik,  ne bir kalem var. Durmadan oynayan  çeneleri, vatandaşa hayali vaadlerle   terse düşürme projeleri var.

Ne sihirdir ne keramet kalemdedir maharet” manalı   sözünün sahibi Kör Ali' nin kurduğu oyunda her şey açıkta,  göz önünde cereyan  ediyordu. Köylü   vatandaş  ise lastiğin ortasına kalemi basıyordu ,o  kadar. Tabi   her seferinde tahta  sehpa, Kör Ali   kazanıyordu ! 

Esmer kuru kara,geçmişi hayli karanlık bu adamın   sağlam gözü oyuncuyu mıknatıs   gibi oyuna çekiyordu. 

Hayatını bu tür işlerle , üç kağıt açarak , lastik çevirerek köylülerimizin o pek sevdiği fincan oyunları kurarak  kazanırdı.

Saf köylüyü   yankesiciden, kumarcıdan korumakla  görevli   zabıta  yaptığı suç üstü baskında   Kör Ali    süratle ortadan kaybolur, olan  ortada sehpa üzerinde kalem ile lastiğe olurdu.   Bunlar çöp tenekesinde yerlerini alırlardı.  

Bugün  alım gücü dip yapmış   işçi, memur, emekli  meyve sebze tezgahlarında halk  Kör Ali' nin tokatından beter tokatlanıyor .  

Kör Ali’ nin  sisteminde  cepciler, cambazlar, yankesiciler vs. vardı.  Şimdi de  yandaş, kandaş , yoldaş ve koldaş   takımı   pazara inen  alım gücü düşük  yapmış  emekliyi, işçiyi, dulu, yetimi  acımasızca ve serbesçe tokatlarlıyor.   Her şey nizami,  her şey mevzuata uygun.   

Şimdiki siyaset sisteminde ise  namus üzerine yeminler, boş vaadler, pembe hayaller üretiliyor.  Üç kağıt kurmada  lastikçi  Kör Ali ‘den daha mahirler ve çevrelerine  topladıkları rantçı aparatlarıyla ellerinde kalem ile yarımşar metrelik don lastikleriyle halka  kendilerini  alkışlata alkışlata   vatandaşı sandık başına doğru sürüklüyorlar. 

Ömürlerinin son baharında lastiğin siyasetçinin  çevirdiği  oyunda ortasını  bulamayan  vatandaşın yüzü, mosmor, elinde kırmızı zarf  sandık başında seçimi beklerken görüyoruz...

<