NURAY ÇAĞLAR

NURAY ÇAĞLAR

Korona’nın ilacı var…

Tüm bilim dünyası bu baş belası Korona Virüsün panzehirini arıyor…

Yani aşısı ve ilacını…

Her kafadan bir ses çıkıyor.

Hatta sağcısı solcusu aşı ve ilaç konusunda adeta bir birini suçluyor…

Birileri çıkıyor, “ben ilaç bulmadım falanca marka(!) ilaç hastalığının seyrini  yavaşlatıyor” diyor…

Sorumlu bakan tv ekranlarından bu polemiğe adeta itiliyor; o diyor ki; ben ona resmi yazı gönderdim bilgilerini gönder diye. O ise bilinen marka bir ilacın reklamını yapar gibi sosyal medyadan yayın yapıyor…

Anlaşıldığı kadarı ile zaten o ilaç tedavide bir süredir kullanılıyor.

Aslında bu polemikler iç siyasete dönük ve kısır çekişmeler…

Oysa gelin biz fotoğrafın öte yüzüne bakalım…

Bizde hastalık çok ama hasta kaybı korkulan kadar yok…

İlaç aslında enfeksiyon doktorları kadar sosyolojide psikolojide … Ama önce bunu görmek gerek…

Eskilerin değimiyle önemli bir darbımesel  vardır.

Hikaye bu ya vakti zamanın birinde İstanbul’da bir ermiş yolda yürüyormuş.

Yolda ‘veba’ mikrobunu görmüş; ‘bre kötülükler kötüsü yine nereye kötülük yapmaya gidiyorsun’ diye sormuş…

Veba mikrobu cevap vermiş; Bağdat’a kadar gidiyorum orada bir işim var.

Ermiş yine sormuş; orada kaç can alacaksın?

Veba mikrobu yanıtlamış: Sadece 5 bin…

Aradan bir süre geçmiş Bağdat’ta salgın olmuş 40 bin kişi ölmüş…

Ermiş geri dönen veba mikrobunu yakalamış ve hiddetle sormuş: Bana 5 bin kişi demiştin 40 bin kişi öldü. Sözünde durmadın…

Veba mikrobu; hayır demiş ben sadece 5 bin can aldım…

-Peki o 35 bin kişi neden öldü…

-Benden korktular ve hastalanmaktan korktular. Kimse onların yanında yer almadı. Hepsi korkudan öldüler…

Şaka gibi gelebilir ama şu anda bu salgın nedeniyle depresyonda olan, hiç yoktan temizlik hastalığına yakalanan milyonlar var…

Bu hastalığı tüm yaşamları boyunca taşıyacaklar..

Oysa bu korona hastalığının en  büyük ilacı sevgi ve aile bağları…

Bunu anlamak istatiksel olarak mümkün:

İspanya’da  ölenleri çoğunluğu huzurevlerinde yaşayan ve kimsesi olmayan yaşlılar Bu yaşlı ölümü İspanya’da ölenlerin yüzde 57’sini oluşturuyor.

Ve  arayıp soranı olmadığı için toplu mezarlara gömülüyor…

Aynı ölüm oranı İtalya son rakamlara göre yüzde 53… Sonları onlarında toplu mezar..

Amerika’da ölenlerin yüzde 80’inin zenci ve huzurevindeki yaşlılar olduğu ve iş makinelerinin açtığı çukurlara gömüldüğü gazete sayfalarına da yansıdı…

Türkiye ise hastalanan insan sayısı nüfusu oranlandığı taktirde dünyada 4. Sırada…

Ama ölüm oranı açısında da son sıralarda…

Çünkü Türkiye’de aile bağları güçlü. Sevgi sınırsız…

Bizler yaşlısına sahip çıkan ve onun bilgeliğinden yararlanan bir toplumuz (duk mu)

Ankara’daki  huzurevi yangınındaki manzaralar bize hiç yakışmadı… Hele hele Çankaya gibi bir semtte yer alan  huzurevinde.

Yukarıdaki parantez bu görüntüler nedeniyle açıldı..

TV’lerden bir başka görüntü…

Bir doktor iyileşen hastasını taburcu ederken sadece alkışlamıyor gözüne dikkat edin hepsi ağlamaklı… Bir insanı daha yaşama kazandırdıkları için dökülen gözyaşı onlar…

Doğru; biz bize yeteriz ama bugünlerde iktidarı ile muhalefeti ile şu kısır çekişmeyi bıraksanız...

Bu rekabet bu kez ölümcül oluyor…

<