CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KOŞA KOŞA ÜSKÜDAR...

Akşam olunca ben her gün  Beşiktaş çarşısından  aşağıya, Barbaros Meydanına doğru iner, meydanın başını tutan talihsiz simitçiyi görünce tarifsiz bir  hüzne kapılırım.

Meydanın  merdiven olmuş beton blokları  keskin sırtlara sahiptir. Bu beton blokların keskin sırtlarında   kaykaycı gençler fizik kurallarına meydan okurlar.

Yeni yetme bu çılgın gençlerin hareketleri midemi ağzıma getirir , bayılacak gibi olurum.  Kendimi tutamaz, önlerine geçer adeta yalvarır ;

-Lütfen gençler  n'olur kendinize dikkat edin ; sakatlanacaksınız ! derim. Gençler sözlerimdeki   samimiyete    kayıtsız kalmazlar, kaykaylarıyla havada  takla atarken ;

-Sağol bey amca, dikkat ederiz ! derler.

 Sivaslı  simitçi  ne derse desin  bence bunlar  iyi aile çocuklarıdır. Efendidirler. Yüksek sesle bağırmazlar, küfretmezler, kimsenin önünü kesip dilenmezler, hatta sigara  bile içmezler...

Birbirlerine benzeyen bu tığ gibi gençler, meydanın keskin beton blok sırtlarında barış içinde bir arada birbirlerinin voltalarını kesmeden durmadan kaykay yaparlar... 

***

Tarihi meydana  birer tesbih taneleri gibi dökülmüş eski pederşahi topları  geçerken, akşam güneşi  tasını tarağını toplayıp yola düşmüş bilge bir gezgin gibidir.

Akşam düşerken iyi bilirim; değerli dostum gezgin Pekcan Türkeş, soluğu Beyoğlu'nda Sinema Majestik 'te alacak ,oradaki mutad mekanda  ahbaplarıyla buluşacaktır.

Bu vakitler ,rıhtımda bu  ''son vapur'' muşcasına endişe ile acele eden  Üsküdar yolcularına ben de katılırım.

Deniz tehlikeli dalgalarıyla gemiyi ne kadar  vurmaya çalışırsa çalışsın, sis ne kadar kalın perdesiyle karşı kıyıları saklamaya çalışırsa çalışsın, hemen bütün yolcular Üsküdar'a ulaşacak olmanın hayaliyle heyecan içindedirler...

***

Beni buraya, koşa koşa Üsküdar'a çeken tılsım nedir ?.. 

Bu Üsküdar'ı mekan  tutan Mihrimah Sultan ile Valide Sultan'ın çağrısı mıdır? 

Üsküdar sırtlarından boğazı seyreden Yahya Kemal'in mi fetih rüyası mıdır?

 Karacaahmet'in  hüznü müdür yoksa ?  Asırlık çınarlar altında İstanbul'u bekleyen türbelerdeki evliya enbiya mı el eder; gel gel diye ?

Yoksa kanatları kan kırmızısına bulanmış  yaralı bir martının çığlığı  mıdır beni Üsküdar'a  çeken?..

 

 

 

<