Köşe yazarları olmasa...
Yeni yılın en büyük iddiasında bulunuyorum:
“Köşe yazarları olmasaydı, anlı şanlı yüzbinler sattığını iddia eden bu gazeteler okunmazdı!”
Nedeni de çok açık!
TV’lerin vermediği, araştırmaya dayalı haber veren gazete var mı?
Bence yok!
Ya kurgulanmış, güya araştırmaya dayalı “algı” oluşturan, ya da karşı tarafı “tu kaka” yapan haberler yapılıyor.
Milletin de bunu yediğini zannediyorlar!
Ama, dengeleri kuran halkımız yemiyor!
Şimdi belki diyeceksiniz, o halde bu gazeteleri niye (bedava dağıtılsa da) alıp okuyorlar?
İşte iddiamda dediğim gibi: “Köşe yazarları için!”
Peki, onlar tarafsız mı?
Elbette değil!
Onların da bir görüşü, yorum farklılıkları var!
İşte okuyucu, yazarların fikirlerinden ya etkileniyor, ya da, “Amma da abartmış, algı yaratıyor” diyor.
...Ve o yazarı beyninde bir yere oturtuyor!
Ya “tiryaki”si oluyor, ya da “yandaş” diyor...
Bazı yazarlar, “gazeteci” olduğunu unutuyor, ben sadece “yazarım” diyerek sürekli “laylom”, magazin bile olmayan konuları kaleme alıyor.
İnanın bana, okurları da bunu biliyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
İşte size örnek: Bilgisine inandığım, bir zamanların efsane genel yayın müdürü ve iyi yazarı Ertuğrul Özkök...
Neredeyse son bir yıldır yazdıklarına baksanız, “çekilmez, okunmaz” dersiniz, inanın bana...
Bunun nedeni ne acaba?
“Beni sokmayan yılan, bin yaşasın dünyada” mı?
Yoksa, “Ben mi düzelteceğim, bu dünyayı?” mı?
Böyleyse tamam!
Ben de derim: “Mesleğini icra etme o zaman!”
Neden mi?
Saygını kaybediyorsun Özkök!
TV’lere çık, anılarını paylaş daha iyi...
Belki anılarından bazı dersler çıkarırız!
Bu durum sadece Özkök için değil elbette! O sadece bir örnek.
İnanın bana hemen hemen tüm gazetelerde, saçma sapan haberler, yorumlar yer alıyor!
Bir kısım TV’ler de aynı konumda!
Bu gidişle inandırıcılıkları kalmayacak!
Ben zaten genellikle “DMAX”, “TLC” ya da “TRT Belgesel”i izliyorum, abartılı programlar olmadıkça!
***
Belki diyeceksiniz, “Sizin gazete farklı mı?”
O anlı şanlı gazetelerin imkanlarının yüzde 10’u bizde olsa, bakın o zaman neler yapacaklarımıza...
Binlerce çalışanı olan, hemen hemen kaşeli yüzlerce muhabiri olan bu sözüm ona “DEV” gazeteler, havanda su bile dövmüyor!
Elinizde tuttuğunuz bu gazete, tüm imkansızlıklarına rağmen, yazarlarıyla, mini yazı işleri kadrosuyla “yok”u “var” etmeye çalışıyor.
Üstüne üstlük teknik imkansızlıklarına rağmen.
İstanbul halkını bir nebze de olsa aydınlatmaya çalışıyoruz!
Unutmayın, teknolojik gelişmelere rağmen, yine bir gün “GAZETE” aranacak!
Kalıcı olmak, belgelemek, hatırlamak için...
İşte bu nedenle ben, gazete, dergi, TV, radyo için “Basın 4. Kuvvet” demiyorum...
Ben, “İyi Gazete 4. Kuvvet” diyorum.
Yeter ki, “İyi Gazete” yapılsın, yapılabilsin!