KÜLTÜR HERŞEY
Sevgili dostlar, bir ülkede basılı eserlerin çok sayıda olması ve çeşitlilik arz etmesi o ülkede yaşayanların genel kültür ve bilgi düzeylerinin de yüksek olmasıyla doğrudan ilgilidir.
Basılı eser olarak ders kitapları, ansiklopediler, belgeseller, bilimsel yayınlar ve araştırma, roman, hikaye, masal ve şiir kitapları ihtiyacımız olan bilgileri biz insanlara sunmaktalar. Her biri ayrı birer bilgi hazinesi olan bu eserlerle olan yakın ilgimiz, yaşadığımız süre içerisinde neyin ne olduğunu anlamamızı sağlayarak hayatımıza anlam katar. Öyle ki şu ana kadar okuduklarımızın bize yettiğini sanırken, hemen okuduğumuz yeni bir eserle önceki bilgilerimizin ne kadar yetersiz olduğunu anlarız. Her yeni bilgi, eski bilgilerimizle harmanlanarak yeni heyecanlar oluşturur. Hayata ve insanlara bakış açımızda olumlu değişimlere yol açar ve en azından sosyal ilişkilerimizde başarı getirir.
Sosyal ilişkilerde başarı ise farkındalık ortaya koymak isteyen hemen her insanın hayalindeki erinçtir.
Değerli okurlar, yukarıda ki söz konusu basılı eserlerle birlikte haber ve genel kültürü yorumlarla bir arada sunan günlük, haftalık ve aylık yayımlar olarak gazete, mecmua ve dergilerin toplum hayatında apayrı bir yeri bulunmakta.
Bütün dünyada günlük hayatın içinde vazgeçilmez öge olarak yerini alan bu tür çok sayıda basın kuruluşlarının eserleri ve yayımları olmakla beraber, ülkemizde de etkin ve uzun sürede yayım hayatına devam eden kuruluşlar vardı ve halen de bulunmaktadır.
Örnek olarak; Cumhuriyetin kuruluşundan önce 1828 yılında ilk kez Türkçe olarak Kahire’de Vekdy-i Misriye, arkasından Türkiye sınırları içinde 1831 yılında resmi olarak nitelendirilebilecek Takvim-i Vekayi ve 1840 yılında yarı resmi nitelikte diyebileceğimiz Ceride-i Havadis yayım hayatına başlamışlardı. 1860 yılında ise özel girişimciler Şinasi ve Agah Efendi yönetiminde Tercüman-i Ahval Gazetesi’nin yayımlandığını görmekteyiz.
Yine 1860 yılında yayım hayatına başlayan Mecmua-i Fünun bilimsel alanda olmakla beraber Türkiye’de yayımlanan ilk dergi olmak unvanını taşıyor.
Bunların hepsine yazımızda yer vermek zor. Ancak yayımlandığı yıllarda toplum üzerindeki etkisi ile gündemde olan ve haftalık yayımlanan birkaç örnek sunalım.
Akbaba Dergisi 1922 – 1977 yılları arasında okuyucu kitlesini gülmekten kırıp geçirirken, aynı zamanda düşünmeye sevk eden, mizah alanındaki klasikler arasında yerini almış bulunmaktadır.
Genel kültürle birlikte magazin haberleriyle de 1956 yılından 1980’li yılların sonuna kadar haftalık yayımlanan Hayat Mecmuası Türkiye’nin Basın Tarihi’nde önemle yer almakta.
Giderek daha çok sayıda ufku geniş, dağarcığı zengin ve bunlara bağlı olarak yaşam kalitesinin yüksek oluşundan bahsedebileceğimiz çok sayıda elit kesimin toplumda rol alması, her zaman okuma bilincinin yayılması ve alışkanlığının kazandırılmasıyla mümkün olabilir.
Her türlü kötülük cehaletle geliyorsa, her iyi şeyin yolu da bilmekten, bilmenin yolu ise okuyarak öğrenmekten geçiyor…
Esen kalın.