Kupa'yı Disiplinli Oyun Getirdi
Yeni Eskişehir Stadyumu hiçbirimizin beklemediği görüntülere sahne oldu final gecesinde. Fiziki
durumu mazaret gösterilerek tribün görsellerine izin verilmemişti ama ne hikmetse ortalık meşale
kaynıyordu. Uzaktan stadı görenler stad yanıyor zannetmişlerdir herhalde. Finali seyredecek
taraftarların arasında dört büyüklerin seyircileri olmayınca, maça giriş noktalarında stat güvenliğinden
sorumlu olanlar nasılsa bir şey olmaz diye gerekli aramaları tam yapmamışlardı anlaşılan. Allah’tan
sıkıntının büyüyeceği korkulan sonuçlar olmadı karşılaşma bir kaç defa dursada.
İlk 15 dakika geçtiğinde anlaşıldıki maç da fazla gol olmayacaktı. İlk intibam bu yöndeydi. İki takım
da tek forvetle sahadaydı. Ne Abdullah hoca, ne de Aykut hoca Adebayor-Napoleoni / Bajic-Hora
ikililerini düşünmemişlerdi oyuna başlarken. Klübelerde her iki takımın da hücuma dönük ikişer
oyuncusu vardı maçın gidişatına göre görev bekleyecek. Takımlar dar alanda oynamak isterken seyircisi
çok olan Konyaspor, baskısal olarak da üstün gibiydi sahada. Bu baskı oyunu kurup atakları rakip sahaya
yığma istediğinden çok rakibe oyun kurma fırsatı vermemekten geçiyordu. Başakşehir de, Konyaspor da
sahada patron ben olayım derken kaza golü ya da bireysel hatadan gelebilecek bir golle geri düşmemek
için çabalamaktaydılar. Mücadelenin skor açısından kısır geçeceği belliydi. Dakikalar 25'i gösterdiğinde
bu maç penaltılara kalır diye düşündüm açıkcası. Oyun nerdeyse birinci dakikadan yüz yirmi ikinci
dakikaya kadar hep aynı stratejilerle oynandı.
Kocaman’ın Akıl Oyunu
İlk yarıda son altı dakikada hariç, oyuna duraklamalardan dolayı eklenen dakikalardan söz
ediyorum, Başakşehir ligde oynadığı sükseli oyunu bir türlü ortaya koyamadı. Konyaspor hem daha genç
ve diri olmasıyla hem de hocaları Aykut Kocaman’ın disiplinli taktiksel oyun tarzıyla oyuna nasıl
başladıysa öyle devam etti. İşte o altı dakika içinde biraz kıpırdandı Başakşehir. Visca 40'da ilk gol kokan
pozisyonun içindeydi Mossoro'yla birlikte. Konyaspor ise kılını bile kıpırdatmamıştı skoru değiştirebilmek
adına bu devrede. Takımlar golden, seyirci de spor ahlakından uzaktaydı devre biterken.
Muhtemelen Konyaspor’un rakibi Fenerbahçe olsaydı çok değişik bir senaryo izleyecektik final
akşamında. Fenerbahçe topun arkasında kalacağı için Konyaspor bastıran ve rakibini sindiren taraf
olacaktı. Hatırlarsanız Kocaman Fenerbahçe’deki antrenörlük serüveninde takımına hep “Paslı Oyun”
direktifi vermişti. Kenardan kendisini izlediğimizde oyuncularına, “Pas, Pas, Pas” diye bağırdığını
gördüğümüz çok anlar olmuştu. Başakşehir’i çözmek içinse formülü, “Önde Basan Disiplinli Oyun”du.
Tabii ki bunda oyuncularının genç olmalarının çok büyük önemi vardı ama Başakşehir’i de böylesine bir
taktiksel anlayışla devirebilirlerdi. Sadece oyunun üçüncü bölgesinde değil, her yerde rakibe pres yapan
bir Konyaspor vardı sahada. Kocaman’ın akıl oyunuydu bu ve tuttu.
Avcı Kilidi Açacak Anahtarı Bulamadı
İkinci yarı başladığında hepimiz Abdullah hocanın ne zaman çift forvete döneceğini düşünüyor
olmalıydık. Risk almaktan kaçınmayan bir teknik adamdı Avcı. Sezon boyunca oynadığı çıkmaza giren tüm
maçlarda risk faktörünü alarak sonuçları lehine çevirmeyi başarmıştı.
İlk yarının uzatma dakikalarındaki Başakşehir etkisi ikinci yarının ilk dakikalarına da taşındı. Visca,
Cengiz, Mossoro ve Mahmut’un kafa vuşuyla golü daha çok isteyen taraftı İstanbul takımı. Milosevic ve
Hadziahmetovic’in şutları sonuçsuz kalsada, Ömer Ali’nin 64. dakikadaki şutuna önce Babacan sonra da
kale direği izin vermemişti. Oysa ki her iki tarafın birinden gelecek sayı işin rengini tamamen
değiştirecekti. Fakat oyun aynı tas aynı hamam devam ediyordu. Mustafa kenarda oyuna girmek için
göründüğünde benim gibi bir çok futbolsever Abdullah hocanın çift forvete döneceğini tahmin etmişti.
2
Hocalarının verdiği taktiksel disipline noktası-virgülüne kadar bağlı Konyaspor’u dize getirmenin
yegane yolu Adebayor’un yanına Pektemek ya da Stefano’yu koymaktan geçiyordu. Üstelik oyuncu
değişikliğinden bir dakika önce Adebayor’un skoru bozmasına ramak kalmıştı ki Serkan belkide yeşil
beyazlıların oyunda kalmasını sağlayan kurtarışını yapmıştı. Ancak oyundan çıkan Mossoro olmayınca
Avcı Kupa Finalini risk etmeyi göze alamadı ve oyunu çözemedi. Mustafa da uzatmada sakatlanınca,
penaltılara geçmeden önce yapabileceği Pektemek- Napoleoni hamlesini de gerçekleştiremedi.
Konyaspor’u çözmenin belkide tek çaresi olan Adebayor-Pektemek ikilisine seksen ikinci dakikadan sonra
şans vermeyince, oyunu kazanma şansını da elinin tersiye itmiş oldu Abdullah hoca. Yarı Final’de
Fenerbahçe’ye üçlü defansa dönme dahil her türlü satranç oyununu yapan Avcı’nın finali risk anlamında
es geçmesi şaşırtıcıydı.
Sonuçta özellikle öndeki diri dörtlüsünün önderliğinde başlayan sahanın her yerinde pres mantığı
takımın hepsine sirayet etti ve Başakşehir daha çok topa sahip olsada, daha etkili pozisyonlar bulsada
Konyaspor istediği hedefe çalışarak, savaşarak ve mücadele ederek hakkıyla ulaştı. Belki istediği
pozisyonları bulamadı Kocaman’ın takımı ama taktiksel disipline sadık kalma onlara çok değerli Türkiye
Kupasını kazanma yolunu açtı. Penaltıları eksiksiz gole çevirmenin sırrıda işte o taktiksel disiplinin
ürünüydü.