Kusura bakma
Kusur, naakise, zaaf, eksiklik, noksan, noksanlık, tam olmama, yerli yerinde ve zamanında olmama halidir. Bütün bu haller insana ait duygusal tarafı da olan hallerdir. Eşyanın da kusuru, eksiği, mükemmel olmayışı vardır. Ama onlar insanla ilişkili hale gelmedikçe duygusallık kazanamaz.
Xxxx
Eskiden, değerler nizamımız zedelenmediği vakitlerde, insan olmanın getirdiği yanlışlık, hata, kusur meydana geldiğinde insanlar muhataplarına ‘kusura bakma’ derlerdi. Bir kusurum, hatam, yanlışlığım, oldu lütfen görmezden geliniz. İstek dışı, hasbel kader oldu diye insanlar özür dilerlerdi. Karşı taraf da bu özür dileyişe şahit olduğunda artık o yanlış, o kusur olmamış gibi davranırdı.
xxxx
Uzun yıllar ülkemde kusursuz insan olmaz, ama özür dilemeyi bilmek gerek eğitimi verildi. Bu toplumun genel kabul gören bir değeri idi. Şimdi değerler nizamımız harabeye döndürüldüğü için özür dilemek yenilgiyi, karşı tarafın üstünlüğünü kabul etmek şeklinde telakki ediliyor. Özür dileyen küçülüyor ve o özür dileme anından itibaren özür dileyen kişi değersizleşiyor, değersiz kabul ediliyor. Bu yüzden de kimse özür dilemiyor.
Ama sizin değerler dünyanız cemiyete paralel dağılmamışsa, siz hala kadim değerler nizamının sahibi iseniz yanlış yapanın özür dilemesini bekliyorsunuz. Boşuna bir bekleyiş.
Xxxx
Şimdi büyük devlet adamlarımız sayesinde yeni bir değerler nizamına sahip olduk. ‘En iyi savunma saldırıdır’ kuralını sık sıkıya uyguluyoruz milletçe. İki temel davranış biçimimiz var. Ya olgular geliştirerek mağdur rolü oynuyor insanımız, ya da her şartta saldırmayı, üste çıkmayı tercih ediyor.
Değerli şair Ayhan İnal bey insanlarımızın teşekkür etmediğini, özür dilemediğini ifade ederek bu durumdan son derece bizar olduğunu sık sık tekrarlar. Haklıdır. Çünki onun değerler nizamı henüz millet fertlerindeki kadar tarümar olmamış. Nesiller arasınki anlayış farkının temelinde yatan budur. Değerler nizamı farklılaşıyor. Eski nesil eski değerlere göre, yeni nesil de yeni değerlere, ya da değersizleşmeye uygun yaşıyorlar. İnsan hayatında yılların getirdiği farklı bakışlar da cabası.
Xxxx
Bir çiçek bahçesine, lalezara, kuşların cıvıltısına, yağmurun sesine her yaşta başka anlamlar yükler insan. Toplum da böyle. Değerler nizamında her olay bir yıpranma oluşturur. O yıpranmışlık kişiden kişiye değişik etkiler yapar. Bir kasırganın temas ettiği her şeye aynı ölçüde zarar vermeyeceği gibi, toplumsal olaylar da her kişide aynı derecede değerler karmaşasına sebep olmaz. Kimimden bir kıymık, kiminden bir parça, kimini tamamen alıp götürür. Ama ne kaybederse etsin o bireyler yine de toplumun tamamlayanladır. Her biri bilindik kimlikleriyle yine çevremizde olurlar ama kaybettiklerinin ölçüsünü kimse bilmez. Kaybettikleri nedir, onlarda nasıl bir değişiklik meydana getirmiştir, hesaba katılamaz. O artı eski o değildir. O artık yeni o’dur. İşte yeni değerleriyle eski değerlerin bağları kopmuş, eski değerler tarümar olmuştur. Siz hala o kişide eski değerleri ararsanız hayal sarayınız yıkılır. Bu yüzden insanlar teşekkür etmeyi de, özür dilemeyi de bir özür kabul ediyorlar şimdilerde.
xxxx
Ayhan bey üzülmesin. Kendi nesli ile yeni nesil arasındaki değerler nizamı farklıdır. Size özür dilemenin ve teşekkür etmenin bir fazilet, erdem kabul edilmesi öğütlendi. Şimdiki nesile ise ya mağdur rolü oyna ya da saldır öğretiliyor.