Leylim Ley’le göbek atmak Sabahattin Ali ve Zülfü Livaneli’nin emeklerine hakarettir
Döndüm daldan düşen kuru yaprağa / Seher yeli dağıt beni kır beni /Götür tozlarımı buradan uzağa/Yârin çıplak ayağına sür beni/Aldım sazı çıktım gurbet görmeye/Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye/Ne lüzum var şuna buna sormaya/Senden ayrı ne hal oldum gör beni/Ayın şavkı vurur sazım üstüne/Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne/Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne/Ay bir yandan sen bir yandan sar beni/Yedi yıldır uğramadım yurduma/Dert ortağı aramadım derdime/Geleceksen bir gün düşüp ardıma/Kula değil yüreğine sor beni.
Yüz binlerin Zülfü Livaneli’nin diye bildiği bu şiirin aslında Sabahattin Ali’nin olduğunu, şiirin onun Kağnı-Ses kitabındaki Ses öyküsünde geçtiğini bilenler biliyor.
Yine bilenler biliyor Sabahattin Ali o öyküde bu şiiri Sivaslı yol amelesi Ali’ye hem türkü olarak çaldırır, hem de söyletir:
“Tam bu sırada kekik kokuları ve ince çıtırdamalarla dolu havayı hafiften gelen bir saz sesi titretti. Müzikle uğraşan ve bir müzik mektebinde vazifesi olan arkadaşım doğruldu. Kaşlarını çatarak dinlemeğe başladı. Yol amelesini çadırı tarafından gelen bu saz sesi, ustaca çalınan bir meyandan sonra susar gibi oldu ve bir erkek sesi o zamana kadar duymadığımız fakat bize yabancı da gelmeyen bir halk şarkısını söylemeye başladı:
“Döndüm daldan kopan kuru yaprağa…”
Öykü, Sabahattin Ali’ni usta kalemiyle gergef gergef işlenerek dağ başında özgürce çığıran amale Ali’nin Ankara’da “bey”ler karşısında sınava çekilmesi gibi dramatik bir sonla noktalanır?
Ve Sivaslı Ali kendisini sınayanlara “Ben o odada bir türlü sesimi bulamadım.” diye kibarca tavrını koyup “Benim kırık saz ile efendilere çalmak yakışık almaz.” diyerek sekiz “kağıt” verip aldığı sazını yol parası için iki liraya satıp memleketine döner.
Sabahattin Ali’nin bu dramatik öyküdeki şiirini, Leylim Ley gibi güzel bir müzik cümlesinden hareketle Zülfü Livaneli besteledi.
Leylim Ley, salt konserlerde değil, Türkiye ve Yunanistan’da – hem de kimi yerlerde Türkçe sözlerle- eğlence yerlerinde de çalınıyor.
Elbette çalınabilir.
Sözüm yok.
Ama dinlemek yerine bir Anadolu delikanlısının dramını yansıtan sözler içeren Leylim Ley’i işitince pistlere fırlayıp şakkada şukkada göbek atmak ne oluyor?
Bu Sabahattin Ali’nin yazarlığına, Zülfü Livaneli’nin emeğine düpedüz hakarettir.
Bu saygısızlık içimi acıtıyor.