MADAM CURİE EN ÇOK HANGİ YEMEĞİ SEVERDİ?
Ve onu da yitirdik.
“Gazeteci”liğin giderek “zor”laştığı şu günlerde gerçek bir “gazeteci”yi uğurladık.
Basın camiası bir ustayla vedalaşırken, ben iyi bir dostumu daha yitirdim, acım büyük. Yeri doldurulması imkansız değil ama çok zor. Yetiştirdikleri ve arkasında bıraktıkları ile Babıali’nin unutulmazları arasına girdi Mehmet Türker…
Söz gazetecilikten açılmışken şimdi anlatacağımla konudan uzaklaştığım sanılmasın. Unutamadığım ve hayranlıkla okuduğum eski bir olayı anlatacağım.
Dünyada yaşamış en seçkin kişilerden bir Madam Marie Curie’dir. (1867 – 1934) Polonya asıllıdır. Yıllar önce Varşova’da yaşadığı evi ziyaret etmiştim. Göçtüğü Paris’te profesör olmuş eşi, Pierre Curie ile fizikte Nobel ödülü sonra da yalnız olarak Kimyada Nobel ödülünü almıştır.
Bu olağanüstü ilginç kişilik ile konuşmak isteyen gazeteciler uzun yıllar ona yaklaşmayı başaramamıştı.
Ancak Curie en sonunda ciddi olduğunu varsaydığı bir gazeteciyi kabul etmişti.
Konuşmanın başında gazeteci dostumuz ciddi sorular yöneltmiş, güzel yanıtlar almıştır.
Ancak röportajın sonuna doğru gazetecinin magazinciliği depreşmiş ve hangi renklerden hoşlandığını, hangi yemekleri sevdiğini sormuştur.
Madam Curie o anda konuşmayı kesmiş, uzaklaşırken de şunları söylemiştir:
“Biz bilimle, sorunlarla uğraşırız kişilerle değil…”
Derin saygıyla andığım Madam Curie’nin bu sözlerinden umarım bizim gazetecilerimiz hatta politikacılarımız da ders alırlar.
Bu kısacık hikaye gazeteci dostlarıma ne kocaman bir anlam ifade ediyor değil mi.
Efendim bu haftalık bu kadarcık diyelim ve lafı
UZATMADAN
“Her şeyi kendi yapmak ve bunu yaptığı için bütün takdiri kendisi toplamak isteyen hiçbir insan büyük lider olamaz.”
COLTİ