MAKARNANIN YANINDAKİ ÇİKOLATA
İhtiyaç halinde olmak… Öyle ki beşikten mezara insanoğlunun imtihanı. Doğduğunda karnım doysun, öldüğünde de bedenim yer bulsun diye beklersin. İkisi arasında geçen süredeki ihtiyaç halleri Abraham Maslow’un temel ihtiyaçlar hiyerarşisindeki gibi barınma, yeme-içmeden, kendini gerçekleştirmeye kadar nefes aldıkça karşımıza çıkıp çözümlenmeyi bekler.
İhtiyaç halinde olmanın ekonomik sebeplere bağlı halleri için sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarından, belediyelere, sivil toplum kuruluşlarına ve hayırseverlere çok çeşitli kanallar var çözüm üreten. İhtiyaca destek vermek kadar bu desteklerin empatiyle karşılanması da verimli sonuçlar alabilmek için önemli. Hindistan’daki bir uygulama sosyal yardımlarda empatinin önemini çok net gösteriyor:
Hindistan Haydarabad’ın dışında kırsal bir bölgede yaşayan Shanti adlı genç bir kadın her gün evine 90 metre uzaklıktan su taşımaktadır. Düşünün ki en temel ihtiyaçlarımızdan olan ve evlerimizde hem mutfak hem de banyoda birkaç adımla ulaştığımız suyu elde etmek için Shanti’nin 180 adım gidiş 180 adım dönüş 360 adım atması gerekiyor. Unutmayın bu adımlar atılırken 3 galon ağırlığında plastik su kabı da taşınacak. Zaman ve emek kaybı bir tarafa, sonu olmayan bir ihtiyacın sevimsiz bir şekilde karşılanmasının zorluğu da cabası… Aslında o bölgede Naandi Vakfı iyi niyetle kendince bir çözüm ürettiğini düşünerek temiz ve güvenli su dağıtmakta (5 galon için sadece 10 Hindistan rupisi 2.3 TL geçen sene 0.85 TL idi) ama Shanti ve hatırı sayılır bir grup insan hijyenik olmayan ve zorlukla taşınan suyu, Naandi Vakfı’nın temiz suyuna tercih etmektedirler. Naandi Vakfı yöneticileri şaşkınlık içindedir. Sebepleri araştırıldığında Vakfın aslında ihtiyaç sahibi profilin özelliklerini iyi analiz etmeden yardımda bulundukları ortaya çıkar. Öncelikle plastik dikdörtgen kaplar su ile doldurulduğunda elle taşımak için oldukça ağırdır. Kaplar, baş üstünde taşınmak üzere tasarlanmamıştır. Hâlbuki buradaki kadınlar ağır nesneleri başlarının üzerinde taşımaya alışkındırlar ve bunu hoşnut bir şekilde yapmaktadırlar. Ayrıca Shanti’nin kocasının da şehirde çalıştığından merkez kapanana kadar da eve ulaşıp Vakfın suyunu alacak zamanı zaten yoktur. Üstelik merkezden günlük 5 galonluk su alacak şekilde toplu olarak aylık peşin ödeme yapmak gerekir ki bu onların ihtiyacı olandan fazlasıdır . Halbuki empati kurularak yerel halkın Vakıf’tan daha az miktarda suyu satın alabilmelerine izin verilse ayrıca su kaplarını da başın üzerinde taşınabilecek şekilde dizayn edilmiş olsa sonuç büyük olasılıkla olumlu olarak değişirdi değil mi?
Empati, mevcut sorunun kişi üzerinde bıraktığı gerçek ve temel etkiyi görme fırsatı sunar. Pressman (2019) da “kendini bir başka insanın yerine koymak” durumunu kişiyi anlamada temel görür. Özellikle yereli anlamada empati, mevcut sorunun kişi üzerinde bıraktığı gerçek ve temel etkiyi görme fırsatı sunmaktadır. Bu özelliğiyle sosyal yardımlarda hatırlanmalı, uygulanmalıdır. O nedenle yardım paketlerinde kuru makarnanın yanına evdeki çocuk için konulan çikolata değerlidir. Hatta komşuların gördüğü yardım kolisini kapıya getirip o kapıyı yoksul olarak işaretlemek yerine verilen bir alışveriş kartıyla insan onuruna uygun bir şekilde markette özgürce yapılan alışveriş empatinin ürünüdür, bireyin iradesini elinden almadan ona destek olmanın sembolüdür. Tıpkı bebeği kucakta taşımak yerine elinden tutup yürümeyi öğretmek gibi. İhtiyacına göre ihtiyacı ölçüsünce…