MARS ve DÜNYA
Sevgili dostlar, insanlığın gelecekteki yaşamını bir anlamda garanti altına almak, şekillendirmek amacıyla yaptığı bilimsel çalışmaların geldiği son nokta, hepimizin bildiği Mars’a yeni bir insansız uzay aracı (Perseverance ) göndermek oldu.
30.Haziran.2020 tarihinde ABD Florida Cape Canaveral Hava Kuvvetleri Üssünden fırlatılışının ardından, 480 milyon kilometre yol kat ederek 7 ay süren yolculuğunun ardından 19.02.2021 Perşembe günü Mars’a sorunsuz bir şekilde indi.
İnişini “Selam dünya, sonsuz evime ilk bakışım” mesajıyla bizlere bildiren Perseverance’ın Mars misyonu da böylece başlamış oldu.
ABD Virginia’dan 11 yaşındaki Alaxander Mather adındaki bir çocuğun isim babalığını yaptığı Perseverance “Azim” anlamına gelmektedir.
Uçsuz bucaksız araştırmaların ve elde edilen verilerin birbirine eklenerek eşsiz teknolojik özelliklere sahip uzay aracıyla Mars’a gitmek yolunun Türkiye’de bulunan Salda Gölü’nden geçtiğini görmekteyiz.
Gerçekten de şapka çıkarılacak bir azim ve emekle dünya üzerinde yüzlerce örnek veri bulunabilecekken bunların arasından Salda Gölü’nü arayıp bulmak, Mars yüzeyi ve yaşam belirtileriyle benzer özelliklere sahip olduğunu keşfetmek te ayrı bir titiz çalışma ürünü olsa gerektir.
NASA’nın yaptığı açıklamada “Salda Gölü’nü ziyaret ederken kendinizi Mars’taki Jezero Krateri’nde gibi hissediyorsunuz.” ( JEZERO : Bosna –Hersek’te bir belde adı ) sözleri, bu konuyla ilgili görevlilerin henüz yola çıkmadan önce kim bilir kaç kez buralara kadar geldiklerini ve araştırmalar yaptıklarını ortaya koymaktadır.
Daha önce NASA’da uzun yıllar boyunca görev yapan bilim insanı Gilbert V. Levin’ın, Scientific American Dergisi’nde yayımlanan bir yazısında, Mars’ta mikroorganizmanın yani yaşam belirtilerinin olduğunu açıklaması bu çalışmalara ayrı bir değer kazandırmaktadır.
“Mesafelerin ışık yılı olarak hesap edildiği uzay ortamında daha önce zaman boyutunun yanında fiziksel boyutuyla da bize göre korkunç ölçeklere sahip bir ortamın gizlerini araştırmak konusunda insan oğlunun çabaları yabana atılır gibi değil.
Bu çabalarla şimdilik yalnızca Mars’a kadar hayli detaylı sayılabilecek araştırmalar yapılabildi.
Ancak bu araştırmaların 1972 yılında Pioneer 10, 1973 yılında Pioneer 11 ve 1977 yılında Voyager 1 ve Voyager 2 uzay araçlarının Dünya dışı yolculuklarına gönderilmeleri ne denli gayretli olduğumuz konusunda bize fikir verebilir.
Hatta şunu belirtelim, halen yoluna devam eden ve bizden milyarlarca kilometre uzakta bulunan Voyager 2’nin bilgisayarında meydana gelen bir arıza 2010 yılında Dünya’dan gönderilen sinyallerle güncellenerek onarıldı.
1997 yılında Mars’a gönderilen Pathfinder (Kaşif, keşfeden, öncü) daha önemli görevler üstlenmesine rağmen Pioneer ve Voyager uzay araçları şu anda Güneş Sisteminin dışında yolculuklarına devam ederek çok ilginç bilgiler edinmemizi sağlamaktalar. Artık bu yolda ufukların açılabildiğini fark eden insanoğlu kim bilir bizlerden kaç yıl veya asır sonra belki de ışık hızıyla seyahati bile gerçekleştirip evrenin sırlarını keşfederek gün yüzüne çıkmasını sağlayacak.“ (YENİ GÜN - Cevdet TÜTÜNCÜ - GÜNDEN GÜNE - 07. Mayıs. 2018)
Ancak Mars’ta her ne kadar yaşam belirtilerinin olduğu ortaya çıksa bile şimdilik görünen o ki, dünyamızın bir benzerini daha bulmak çok ama çok zor uğraşılar gerektirmekte…
Yeşil ağaçlar, mavi berrak sular bizlere neler veriyor dersiniz ?!..
Esen kalın.