Medyamızdan u-ta-nı-yo-rum!
Gerek görsel, gerek işitsel, gerekse yazılı medyamız hakkında kaçıncı yazım, hatırlamıyorum...
İnanın çığırından çıkan medyamızdan u-ta-nı-yo-rum!..
İzlenecek, TV yok!
Okunacak gazete yok!
Dinlenecek radyo yok!
Hepsi “lay lay lom” peşinde...
Ya halkımız koptu gitti...
Ya medyamız delirdi...
Ne yaptıklarını bilmeyen bir “4. kuvvet”ten bahsediyorum...
Herkes biliyor ama, çözün getiren yok!
Sosyal medya neredeyse “sapık”lar topluluğu haline geldi!
Anlayacağınız, iletişim araçlarımız “cırt” durumda...
***
İşim gereği her sabah, önce TV kanallarında sörf ediyorum...
Sonra, yazılı basına bir göz atıyorum...
Daha sonra arabamdan radyoyu açıp, bilgi sahibi olmaya çalışıyorum...
Nafile, TV’lerin yüzde 99’u “lay lay lom” görüntüleriyle meşgul...
Sanki tek amaçları var, “her şeyi unut, bizi izle” dercesine...
Peki ne var izlenecek?
Kim kimle, kim kimi karalıyor, vesaire...
Güzel kızlar, yakışıklı beyler, gençlerimizi özendirmek için uğraşıyor...
Sonra da, aynı TV’ler, “kocasını aldatan, E.A. (sözde rumuzlu) pencereden itildi!” ve benzeri haberleri veriyor!
Müsebbibi kim?
O akılsız TV’ler...
Düşünmeden reyting uğruna her şeyi yapabilecek TV’ler...
“Dur” denilemiyor, çünkü TV’lerin tek amaçları var, reyting...
RTÜK denen kuruluş da, tam siyasi konumda...
Toplumu düşünen, geleceğimizi iyi, güzel, doğru yöne sevk eden bir medyamız yok!
Amaçları, daha çok reklam almak, “çukka”ları kapmak!
Örnek vermek istemiyorum, sadece 10 dakikanızı ayırarak, uydu kanalında yer alan yerli TV kanalları arasında sörf edin, yeter!
Muskacımı ararsınız, cin çıkaranları mı görürsünüz, bal ya da macun satanları mı?
Bilemem, böyle onlarca kanal var!
Dizi rezaletlerimiz, ahlaksızlıklara sözde çözüm bulmaya çalışan programlarımız, saçma sapan yarışmalarımız ve benzeri görüntüler TV’lerin yüzde 99’unu dolduruyor!
Çözüm var mı?
Devletten beklerseniz yok!
Halkımız bilinçlenirse, yaşam koşullarını iyileştirmek, geleceğimiz çocuklarımızın yetiştirilmesine doğru teşhisler koyarsa, o TV’ler “nal toplar”, piyasadan çekilmek zorunda kalırlar...
Tek çaremiz var: Eğitim... Eğitim... Eğitim...
***
Satmayan yazılı basını anlatmaya gerek var mı?
Hepsi birbirini kandırmaya çalışıyor...
Ne yazdıklarını, hatta işin sonunun nereye gideceğini düşünen bile yok!
İktidardan yanaysa, o yönde, muhalefetten yanaysa, “tu kakacı” oluveriyorlar...
İşleri güçleri, “4. kuvvet” olmanın hakkını vermek değil!
İşleri güçleri, parayı verenin düdüğünü çalmak!
Yazıklar olsun...
Meslekte 52 yılını tamamlamış bir kişi olarak, medyamızdan u-ta-nı-yo-rum!
Kimin umurunda?
Meslek örgütlerimiz de, yok olmak üzere...
İtibarları sıfır...
Ekonomik güçleri yok!
Tek amaçları ayakta durmaya çalışarak, birşeyler yapmak!
***
Sosyal medya denen “sapık”lar ordusunu yazmak bile züldür!
Ağzına geleni yazan, karalayan, örnek olacağına köstek olan bir toplum olduk!
Bunun en bariz örneği, günümüzün TV programcısı Özlem Gürses’e yapılanlar...
Seversiniz, sevmezsiniz...
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz...
Evli, yetişkin bir çocuk sahibi anneye, “seni g....den bağırta bağırta s.....ğim” diye mesaj atılabiliyor!
Utanıyorum ve de iğreniyorum...
En kötüsü de, bu suçu işleyen hakkında takipsizlik kararı verilebiliyor!
“Efendim, özgürlüğünü kullandı” denilebiliyor!
Yok ya, söylediklerini gerçekleştirmesini mi bekliyorsunuz?
Eeee... Fiil olmadan “suç” olmaz, mantığıyla mı?..
Yuh artık, yuh...