MEHMET ÖZIŞIK FENOMENİ…
Mehmet Özışık’ı tanıtmama gerek yok. Bence o kendini gerçek bir gazeteci olarak kanıtlamış biridir. Ortalama bir sosyal medya okuru, onu tanır. Ben de onu videolarından tanıyorum. Videoları beğendiğim videolar arasındadır.
Kendisi gazeteci Hadi ile Süleyman Özışık’ın kardeşidir. Doğru bildiği yolda korkusuzca yürür.
Olayları açık seçik, basit, tekrar ede ede anlatıyor… Hitabı düzgün...
Youtube’a her girdiğimde bugün Mehmet Özışık ne konuşmuş diye bakarım.
Gazetecinin Aydın Didim Belediyesinde yaptığı son araştırma beni ekrana bağladı. Hemen her gün olayın ayrıntılarını bir korku filmi izler gibi izliyor, anlattıklarını dinliyorum.
Aydın Didim Belediye Başkanı hakkında yaptığı araştırma korkunç bir rezaleti ortaya koydu. Belirttiğine göre, belediyeye iş başvurusu için gelen kadınlara, buralarda iş konuluyor !.. Taciz ve tecavüze uğruyor, görüntüleri çekilip şantaj tehdidiyle toplum içine çıkamaz, konuşamaz duruma düşürülüyorlar.
Bu kadınlardan biri gazeteci Mehmet Özışık’ın zorlu ikna çalışmaları sonucu konuşmaya karar verip konuşmuş. Mağdure, gazeteciye tuzağa düşürülüş serüvenini, yer zaman, mekan ve kişi adlarını vererek anlatmış.
Gazetecinin anlatımına göre, tuzağa düşürülen kadınlardan birinin belediye başkanının hem eleman olarak, hem de yönetmen olarak “iyi çekilmiş” taciz ve tecavüz görüntüleri, ilçede hemen herkesin sosyal medya cihazlarında dolaşmakta, paylaşılmaktaymış…
Ülkenin içinden geçtiği badirelerden yara almadan emekli olan bu gazeteci, bilmem kaç şiddetindeki depremle kendine gelmiş. Bu meslekten kimse emekli olamaz, deyip yola düşmüş. Elindeki üç beş kuruşluk emekli maaşını kamuya hizmet aşkına harcamayı göze almış.
Didim’de yaşayan CHP’li bir kız , Didim belediyesinde kadınlara karşı kurulan tuzaklardan bahsetmiş. İlçede konuştuğu başka kişiler de olayları doğrulamışlar. Buradaki namus düşmanlarından haber vermişler.
Dinledikçe gazetecinin aklı şaşmış. Bunca olaya rağmen neden belediye başkanı hakkında suç duyurusunda bulunulmamış ?
Yolsuzluk dosyaları sere serpe ortada duruyormuş…
Bir okur olarak ben de sormaktan kendimi alamıyorum: Didim Belediyesi, TC sınırları içinde değil midir? Bu yüz kızartıcı fiilleri makam odalarında duvara asılı Atatürk resmi önünde nasıl icra ederler ?
Bu suçlar başka bir ülkede mi işleniyor yoksa ?
Didim Belediye Başkanı, yardımcıları, avenesi hakkında neden suç duyurusunda bulunulmuyor?
Belediye zabıtası kanunlara rağmen nasıl terör estirebiliyor?
Gazeteci başından geçenleri anlatırken taciz ve tecavüz korkusuyla yaşadığını anlatıyor. Ben de zavallı gazetecinin başına bir hal gelmesinden korkuyor, onu dinlerken korkudan oturduğum sandalyeye, üzerinde tuşladığım klavyenin bulunduğu masaya sarılıyorum…
Orta yerde, bir ilçe belediyesinde böyle aşikare , böyle pervasız, ahlaksız olayları nasıl devlet görmez ?
Kaleminden başka bir serveti olmayan bu adamı neden koruma altına almaz?