Avrupa’da toplam müteahhit sayısı 25,000. Türkiye’de ise kaçak çalışanlar hariç 450,000 kişidir. Avrupa’da bu iş yapabilmek için eğitim almak ve önemli özelliklere sahip olmak gerekir. Bu mesleğin eğitimini almayanlar ve karnesi olmayanlar müteahhitlik yapamaz. Türkiye’de ise diploma dahi gerekmez. 

Mesleği olmayan herkes bu işi yapabilir. Bu nedenle Dünya’daki mesleksiz ve vasıfsız müteahhitler sayısında Türkiye 1. sıradadır. Ülkemizde her vatandaş kendi inşaatını yapmak isteyebilir ve müteahhit olabilir. 

Bunun için yapılacak tek şey vergi dairesine kaydolmak ve sicil numarası almakla müteahhit olunur. Bu nedenle meslek sahibi olmayan insanlar bir dilekçe ile müteahhit olabilir. Dünya’nın gelişmiş ülkelerinde ise yalnız mimar ve mühendis olanlara müteahhitlik karnesi verilir. Bunlar arasında bile gruplandırmalar vardır. Her mühendis her inşaatı yapamaz. Tecrübe sahibi oldukça karnesini değiştirmek suretiyle karnesini yenileyebilir. Bu ülkelerde depremlerde binalar kolay kolay yıkılmaz, can kaybına rastlanmaz. Ama bizim ülkemizde meydana gelen İzmir’de olduğu gibi 6.6 büyüklüğünde depremlerde çok sayıda can ve mal kaybı oluşmuştur. 

Ülkemiz deprem bölgesinde bulunduğu halde, binalar ehliyetsiz, meslekten olmayan insanlar tarafından inşa edilebilmektedir. 

Yıkılan binalar maalesef bu mesleğin dışındaki kişilerin inşa ettiği yapılardır. Devletimiz tabii afet yasalarında devamlı değişiklikler yapmak suretiyle bu işe yıllardır çözüm aramış, her depremde sadece vefat edenlere rahmet okumuş ve ailelerine yardımda bulunmuştur. Bu mesleğe 44 yılını vakfetmiş bir mühendis ve müteahhit olarak ilgili kurumlardan istirhamın şudur: Bu işi yasalara, projelere, fen ve sanat kurallarına uygun yapacak uzman kişi ve kuruluşlarımız vardır ve yeterlidir. Bunun için piyasa koşullarını iyi bilen uzman mühendis ve müteahhitlerden görüş alınmalıdır. Müteahhitlik yasası, yapı denetim yasası, kentsel dönüşüm yasası, güçlendirme yasa ve yönetmelikleri piyasa koşullarına uygun olarak revize edilmelidir. Meslekten olmayan insanoğlu çıkar amacı ile din, ahlak ve hukuk kurallarını pervasız bir biçimde çiğnemeye devam ediyor. Ölenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileniyor ve kısa sürede acılar unutuluyor. Tabiat kendisini gösteriyor, ancak insanlar gözü ile göremiyor, kulağı ile duyamıyor, sadece ağzı ile konuşuyor, aynı şeyleri söylüyor.