ASIM ÇALIK

ASIM ÇALIK

MİLLİ TAKIMIN YENİ LİDERİ

Koca ülke Milli Takıma bir türlü lider bulamıştı Emre’den sonra. Sahada takıma orkestra şefliği yapmak sadece pozisyonla ilgili değildi. Hoş Emre’nin yerini dolduracak oyuncu ne pozisyon itibariyle ne de takımı yönetecek vasıfları taşıması anlamında ortalıkta yoktu henüz. Ta ki Moldova maçına kadardı bu sıkıntı. 

Şenol Güneş’li Milli Takım sadece gençlerin ağırlıkta olmasından değil tecrübelilerin gençler kadar diri olmasıylada farklıydı. Üstelik sahada mücadele edenler kaç gol farkla öne geçerlerse geçsinler önde pres yapmaktan, sürekli koşmaktan hiç taviz vermeyen karakterdeydiler. Moldova maçının özelinde Hakan oyundan çıktıktan sonra bile oynanan oyun aksamamıştı. Evet Milli Takımın yeni lideriydi Çalhanoğlu ama onsuz oynanan son yarım saatte bile onun eksikliği fazla hissedilmedi. Şenol hoca henüz ikinci maçında oyuncularının aklına beraber hareket etmeyi, beraber kazanıp beraber kaybetmeyi özetle takım olmayı kazımıştı. 

Emre box to box denilen oyunun iki yönünü de oynayan bir futbol beyni. Hem defansif oyunu hem de ofansif oyunu yöneten, inisiyatif alan bir stile sahip. Üstelik 39 yaşında bile hala diri. Sakatlığı olmasaydı yine takımın kaptanı olarak sahaya çıkacaktı. Yine de 10 dakika oynatarak onore etti Şenol Güneş kaptanını. Pek çoklarımız takımın liderinin kim olacağı yönünde endişeliydi maç öncesinde. “Yeni Emre kim olacak?” sorusu akıllardaydı. Cevabı oynadığı oyunla, ilk goldeki asistiyle, ikinci goldeki ön asistiyle, ileri geri çalışıp hep oyunda kalmasıyla verdi Hakan Çalhanoğlu. Hakan da çok değişik özelliklere sahip bir futbolcu. Sert şut atması, frikikleri ve duran topları etkili kullanması, kendisininde dediği gibi oynadığı en verimli pozisyon olan forvet arkasının yanında kanatlarda ve önde de oynayabilmesi kendisini farklı kılan nitelikleri. Moldova maçında Hakan’ın başarısının arkasında Şenol hocanın kararı vardı elbette. Serbest oynattı Çalhanoğlu’nu Güneş. Yani istediği pozisyonda oynadı Hakan. Maçında hakkını verdi. Emre kadar olmasa bile ondan da aşağı kalmadı oynadığı süre içinde. 

ŞENOL HOCANIN CESARETİ

2002’de çeyrek finaldeki rakibimiz Brezilya’ydı. Şenol hoca sahaya tek forvet çıkarmıştı Milli Takımımızı. Baştürk forvet arkası İlhan Mansız’sa klübedeydi. O gün 22 yaşında olan Emre Belezoğlu 62. dakikada yerini Mansız’a bırakmış Milli Takımımız son yarım saati çift forvet oynamış ama skor üretemeyip final şansını kaybetmişti. Maç sonrası Mansız’ın ilk 11’de oynamamasından dolayı acımasızca eleştirilmişti Şenol Güneş. Hatta korkak olmakla bile suçlanmıştı. Çünkü hocayı eleştirenlere göre takım sahaya çift forvet çıkmalıydı. 

Fransa’ya karşı çift forvetle çıkar mı bunu bilemeyiz ama kanımca Şenol Güneş’in 2002’den daha cesaretli olduğunu söyleyebiliriz. Şenol hoca Burak ile Cenk’i beraber sahaya sürerek büyük bir cesaret örneği gösterdi. Sadece Moldova maçında değil Arnavutluk maçında da Burak-Cenk ikilisinin aynı anda sahada olması futbolumuz adına devrim değildi belki ama takıma ve seyirciye cesaret verme adına çok önemliydi. Fransa ve İzlanda’ya kolay lokma olmadığımızı gösterirken en az onlar kadar da cesaretli olduğumuzu gözler önüne serecekti. Bunda Cenk’in kanatta oynayabilme yetisinin olmasının etkisi de vardı elbette. Şenol hocanın en büyük avantajı genç ve iştahlı bir jenerasyonun gelmiş ve geliyor olması. Cesaretli bir hocayla, genç ve tecrübeli bir grubun iyi harmanlanmasıyla güzel günlerle dolu bir gelecek bekliyor bizleri. İnşallah futbol şansı da bizimle beraber olur bu uzun yolda. 

<