Milli ve yerli martavalı
Tiyatroda ve sinemada ağızlarda bir sakız var şimdilerde. Milli sinema, milli tiyatro. Lafını herkes ediyor, iktidara yakınlığını ortaya koyuyor ama nasıl olacağı konusunda kimsenin bir taş üzerine bir taş koymadığını izliyorum.
Tiyatrocu, tiyatro yazarı, romancı, oyuncu, dine hizmet eden akımın içinde yerini almış, şimdi de yeterince o günlerin mahsulünü toplayan bir üstadı dinliyorduk. Tiyatronun Darül Bedayi, Ankara Devlet Tiyatrosu, orta oyunu ve tuluat tiyatrosunu İstanbul tiyatrosunu sağcıları, solcuları ve solun devlet kadrolarından uzaklaştırılışını, onların da özel tiyatro kurmasını çok anlaşılır biçimde anlattı. Ulvi Uraz, Küçük Sahne, Devekuşu Kabare, Haldun Taner ve Haldun Dormen tiyatroları gündeme geldi. Muhsin Ertuğrul ve Necip Fazıl münasebeti konu edildi. Dini tiyatro eseri yazma işi Necip Fazıl ile başlıyor, daha öncesi yok. Yok mu sahi? Daha önceki insanlar batılılaşma karşısında itiraz etmediler mi, hiçbir şey yapmadılar mı? Ortaoyunucularının batılı tiyatronun yaygınlaşmasıyla işsiz kaldıkları bunun için de Güllü Agop’un ortaoyuncularına ekmek kapısı açmak için tuluatçılığı geliştirdiğini de öğrenmiş olduk.
Xxxx
Tiyatronun nerede, nasıl olduğu konuşuldu ama konuşurken kullanılan kelimelerin çoğunluğu Türkçe değildi. Ama yine de milli ve yerli sinema ve tiyatrodan söz ediliyordu. Ne olduğu bilinmeyen millilik ve yerlilik bir de bizim üretmediğimiz iki ayrı değer üzerinde filizlendirilmek isteniyordu. Aslında istenmiyor, sadece lafzı ediliyor ve siyasi menfaat elde ediliyordu.
Sinema bir batı değeridir, tiyatro bir Batı-Yunan üretimi değerdir. Her hareketin doğuşunda ona isim verildi. Bereket tanrısına ibadet etmek için geliştirilmiş bir ibadet tiyatro. Sizler bereket tanrısına tapacak mısınız? Bir Allah’a kulluk sözünüze ne oldu?
Xxxx
Bunlar basit şeyler değil. Sadece biz farkında değiliz ne olup bittiğinin. Sinemada ve tiyatroda var olacaksanız önce kullanılan kelimeleri önünüze koyun ve onlara Türkçe kimlik kazandırın. Ondan sonra milli ve yerli olmasının çarelerini arayınız. Türkçe konuşmadan milli olunamaz. Tiyatroda kullandığın her kelimeye kutsal bir değer yüklüyor ve o kelimeleri ilmi verilermiş gibi muhafaza ediyor ve söylerken o hazzı alıyorsun. Sen kendin milli değilsin be kardeşim.
Xxxx
Millilik adına, yerellik adına, din adına, beyaz sinema adına yapılan sayısı sınırlı filmleri ele aldığınızda ortaya çıkan filmler ile başlayış amacı arasında dağ-fare ilişkisi var. Ama biri çıkıp da bu nasıl film derse ona hücum ediyor ve biz bu filmi ne şartlarda, ne umutlarla, ne büyük ideallerle yaptık biliyor musun, sen ne nankör adamsın, emeklerimize kıymet vermiyorsun diyerek linç yapılıyor. Onların büyük amaçlarla küçük işler yapmalarını teşvik edeceksiniz, devlet teşvik edecek, vatandaş teşvik edecek. Çünki onların amacı çok kutsal, çok büyük. Yapmayın yahu sizin istediğiniz kadar teşviki köre versek, tarassut kulesinde uzman olur.
Xxxx
Hiçbir zahmete girmeden hiçbir şey yapılamaz. Eğer siyaset yapmayacaksanız, halkı kendi çıkarlarınız için malzeme haline getirmeyecekseniz emek vermek gerek. Tiyatronun Türk kimliği yok. Çok iyi rol yapan oyuncularımız var ama adı olan, kimliği olan bir tiyatromuz yok. Olmaz da zaten. Bizde sahne temsil sanatları olur. Biz Müslümanız Yunan’ın bereket tanrısını tanımayız ve ona ibadet etmeyiz. Biz Allah’a aitizi ve ona döneceğiz. Milli tiyatrodan önce milli sahne temsil sanatlarını düşününüz.