MİRASÇILAR...
''Beni tanımak beni görmekle olur ,
Beni görmek isteyenler evladıma baksın''
(Bir mezar taşından)
Halterci Rahmetli Naim Süleymanoğlu , iki evlilik yapmış. Türk eşinden üç kız, Japon
eşinden de bir kız çocuğu olmuş.
Japon eşi, bir şeye kızıp 1993 yılında iki yaşındaki kızını da alıp Japonya'ya gitmiş , bir
daha Türkiye'ye dönmemiş.
Naim ,ölüm döşeğindeyken hep Japonya'daki kızının adını sayıklamış.
Ve bütün faniler gibi o da ecel vaki olunca ,ebedi aleme göçmüş.
Geride kalan kardeşleri ve mirasçıları , Habertürk Gazetesi'nden Muharrem Sarıkaya'ya
ulaşıp Japonyadaki kardeşlerini bulmaları için kendisinden yardım isteyip;
''- Son zamanlarında hep Japonya’daki kızından söz ediyordu. Geride bir mal varlığı
bıraktı, kimsenin kimseye hakkı geçmesin. Onun da babasının mirasında hakkı
var...”demişler.
Gazeteci Muharrem Sarıkaya haklı olarak diyor ki;
-Naim Süleymanoğlu, Hak yoluna yürürken, geride sadece dünya ve olimpiyat madalyaları
değil, onurlu ve örnek kardeşler ile evlatlar bırakıp gitmiş...
***
Rahmetli babam, işçi emeklisi , dinini yaşamaya çalışan bir Müslümandı. Ona göre
İslamiyet, Namaz, Oruç, Hac ve Kelime-i Şahadet' ten ibaret değildi. Zekat da vardı,
İslamiyette...
Zengin değildi.Yoksul da değildi. Çalışkan ve cömert bir adamdı;
-Zekatını, hayır ve hasenatını sağlığında bizzat elleriyle yapmalı insan, derdi.
Öyle de yaptı. Bütçesi ölçüsünde zekatını, fitresini hesap edip ihtiyaç sahiplerine dağıttı..
Son zamanlarında;
-Oğlum oğlum, felek bana yar olsa, yaşasam yaşasam bir üç-beş yıl daha yaşarım. Sonuç ?
Sonuç ,ölüm...derdi.
Atmış dört yaşında vefat etti. Kendisini kabrine indirirken rahmetlinin zaman zaman
söylediği şu sözleri zihnimde yankılanmıştı:
-Oğlum , oğlum şu gördüğün eller ile nice canları toprağa emanet etti...
Vasiyet etmedi ama vasiyet gibi bir söz bırakmıştı bizlere;
-Ölüm hak , miras helal...
***
Asıl miras geride hayırlı evlat bırakmaktır.
***
Dede Korkut şöyle söylemiş:
-Gelimli, gidimli dünya, sonucu ölümlü dünya...