CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

MİSVAK...

2017 yılının soğuk bir Cuma gününde İstanbul'da... Üsküdar'da... Selimiye Mahallesinde ...Çiçekçi' de Küçük Selimiye camii avlusundaki musalla taşında yatan er kişi ;  sağ kalan akraba-ı taallukatı  ile  tanıdık, eş dostun helalliğini bekliyor; bir an evvel ebedi istiratgahına tevdii  edilmesi hususunda sabırsızlanıyordu.

Camide cemaat hutbeyi dinlemeye ; müezzin iç ezanı okumaya;  gözlüğü burnunun ucunda yaşlı  imam  üstten alta cemaati izleyerek  alttan üste  kağıttan hutbeyi gözden geçirmeye hazırlanıyordu.

Karacaahmet'in , ilim , irfan , şan ve şöhret sahibi sakinleri ; sessiz sedasız  ve  vakur,   kara çamlar altında ağır ağır yağan yağmur altında dinlemekte  idiler.

Ununu eleyip eleğini asmış  bilumum semt sakini emekliden zevat ağır ağır ve vakur ;  camiye girmekte idiler.

"Cami yıkılmış, mihrap yerinde"  deyimine denk düşen gençliğinde bileği bükülmez şimdilerde ise düşkün   yaşlı bir adam  üşüyor. Saçları, sakalı , elleri , ayakları  burnu, bilhassa ayak parmakları  üşüyor..

Kat kat üste kazak ; üstüne havı dökülmüş meşin yelek giymişti. Eskimiş kaşe kumaş montunun ilikleri ile  düğmeleri  şişkinlikten birbirine kavuşmuyordu.

Başındaki bereyi ucuz semt pazarından almıştı.

Son kullanma tarihi çoktan geçmiş eski botunu çıkarıp abdestli ayaklarını güneşe gösteriyor; ayak parmakları soluk sarı;  "donduuum!" diye feryat ediyor.  Şahsıyla müntesip eski valizinden bir takım kağıt parçaları sarkıyor; boş bir pet şişesinin başı boy veriyordu...

Güçlü kuvvetli cami hizmetlisi uçara  kaçara karşı pür dikkat ; hela ücretinin  1 ( bir) lira olduğunu , hacet ifa edildikten sonra bedelinin kutulara atılmasını  caminin dört bir yanına astığı  kartonlarla  hassaten ilan etmişti ...

Zayıflıktan çirozlaşmış müezzin efendinin ağır  mikrofonu  ayakta  elinde tutmaktan  takati kalmamış, zamanın dolmasını bekliyordu.

Yukarıda halini arz ettiğimiz valizli yaşlı adam edeple içeri girdi. Kapının yanına ilişti ;  eski botunu valizinin üzerine koydu.  Kirletme endişesiyle   mahcup ve çekingen halıfleksin bir ucuna ilişti. 

Müezzin ezan okudu... İmam minbere çıkıp hutbeye durdu...Hutbenin sonunda  Ari suresinin 91. Ayetini de okuduktan sonra , imam efendi   cami klimalarının ağır elektrik faturalarından  bahsetti...

Namazı eda edip camiden çıktım.

Kaçarcasına camiyi terkeden valizli adamı  durdurup elimdeki bir kaç kuruşu adamın eline  sıkıştırdım.

Adam  kolumdan tuttu, valizinde bir şeyler  aradı ,sonunda  kağıtlar arasından  bir ağaç parçası  çıkardı , uzattı.

Bu bir "misvak" idi.

Meğerse adam " sırlı fakirlerden " imiş... Demek ki rızkı bir misvak parçası vasıtasıyla eline geçecek idi.

Velhasıl şu idi,  bu idi...

2017 yılının Ocak ayının  soğuk ve yağışlı bir Cuma gününde İstanbul'da; ,Üsküdar'ın , Selimiye Mahallesinde , Çiçekçi Küçük Selimiye camii avlusundaki musalla taşında yatan er kişinin  sağ kalan akraba-ı taallukatı  ile  tanıdık, eş dostu helalliği alındıktan sonra namazı kılındı. 

Ebedi istiratgahina tevdi için herkes tabuta omuz verdi.

Cenaze arabasının şoförü, motoru çalıştırdı ; cebimde misvak ; 2017 yılının  ocak ayının soğuk ve yağışlı bir  Cuma gününde "karşı"ya  geçmek üzere makasları açtım...

<