CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

MIZRAKLI DİKTATÖR !

İçeride  mahalli muhalefetin, dışarıda ABD ile AB ‘nin   boy hedefi olan bir kişi var; Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan...

Muarızları “mızraklı ilmihâl”den mülhem ona “ mızraklı diktatör" diyorlar. 

O ilm-i halini hayat rehberi  “ Kitap” ile beyan eder.  

Bir elinde yüce Kitap, diğer elinde atalarının mızrağıyla  o muarızları  tarafından   mızraklı diktatör,  olarak tarif edilir.

Diktatör, göğsünde imanı, elinde mızrağıyla  yedi düvele, küffara,  içerideki  muhaliflerine  karşı yedi cephede, onyedi senedir tek başına savaşıyor.

Elinde ne atom bombası , ne kitlesel imha silahları, ne de mikrobik silahları  var. Bir kitap ile bir mızraktan başka  bir şey yok.  

Güne Bismillah ile başlıyor, günü Elhamdülillah ile bitiriyor.

Hikmeti Huda, zorlu hayat  şartlarına, pazardaki, domates, patates, sarmısak ,  hıyar, patlıcan fiyatları ile  marketlerdeki, makarna, bulgur, ayçiçek yağı fiyatlarının  astronomik pikine rağmen  halk  onunla  birlikte. Aç gezip tok sallanıyor...

Onyedi sene önce doğan çocuklar,  şimdilerde askerlik şubesi kapılarında. Gördüm , o delikanlılar Genç Osman gibi  bıyıklarına tarak vurmuş bekliyorlar...

Halka babalık,   abilik, dayılık,  vasilik taslayanlar , demokrasi ilkeleri , AB kriterleri, insan hakları   diye diye başını yiyenler ,  Liderin   elini görünce  elleri ayağı buz kesip  masayı terk etti.

 Erdoğan, belediye başkanı,  başbakan  oldu,  başkan oldu ama  diktatör olmadı. 

AB’’ye gireceğiz, Avrupalı olacağız, vatandaşın cebi dolar yüro görecek ,bizi bekleyin diyerek ABD ile AB ‘yi tuşa getirdi.

Türkler kucağımıza düşecek diyerek beklerken  bir gece baskınıyla önce Fetö  ile  yabancı işbirlikçileri  kahr -u perişan oldular.

Halk ihaneti görmüş, meydanlara dökülüp tanklara toplara, tanklara  karşı yürümüştü.

Halka rağmen , halk  için (!)  devlet üzerinde ezeli ve ebedi hak sahibi olduğunu  ileri süren gölge vesayetçiler  aktif hayattan  defi ref olundu.

Halk savaşın içinde  diktatör(!)ünün arkasında durdu.

Diktatör (!) güneyde ,kuzeyde, doğuda, batıda  sürdürülen savaşa ara verilip paydos  borusu çalınınca,    secdeye kapanıp şükür  namazını eda edip   dualar eyledi... 

Namazdan sonra ayağa kalktı.  Gidip kitaplıktan bir Kitap aldı öpüp başının üstüne koydu. Mızrağını eline alıp  “van minüt” başlıklı  manifestosunu  okudu: “ Ey ezilen dünya hakları,  parçalamayın , bölünmeyin, halk düşmanlarına yem olmayın,  emperyalizme karşı birleşin  “ dedi.

<