Merhaba,

Bu yazımın başlığını gören herkes “hocam bu ne demek” diyebilir. Ben her yazımının başında size “merhaba” diyerek başlıyorum. Ve bu kez bunu merak ettim ve selamlaşmanın anlamını sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabi yine konun başlığına dönersek mrb ve slm, merhaba ve selam sözcüklerinin günümüzdeki kısaltmaları. Yani sesli harfleri çıkarınca geriye bu kalıyor. Biliyorsunuz sosyal ortamlarda da insanlar birbiriyle selamlaşıyor ama bu kısaltmaları seçiyorlar.

Selamlaşma, insanların birbiriyle karşılaşması sırasında karşılıklı olarak sözlü veya başı öne eğme, eli yukarı kaldırma, şapka çıkarma, belden hafifçe öne eğilme ya da eli göğse koyma biçiminde gerçekleşen davranıştır. Günlük hayatımızda birçok kez eşimize, dostumuza, arkadaşlarımıza, büyük-küçük herkese selam veririz. Tüm dünya insanları bunu her gün kullanır. Selam, sohbeti başlatmanın, birileriyle iletişimin veya bir yere girişin anahtarıdır. Peki selamın İslam’daki karşılığı nedir? Kur’an-ı Kerim kitabında selam, eman, kurtuluş, esenlik ve barış anlamındadır. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Ama ya karşımızdaki bizi görüp selam vermezse, ya selamını çekimser verirse ya da selamımıza karşılık vermezse ne olur. İşte o zaman olanlar oluyor. Sadece selam dedik ama arkasında bıraktığı onlarca duygu kalıyor. “Neden öyle selam verdi?” “Beni tanımadı mı acaba?” “Dün söylediğim söze mi içerledi ki” vb onlarca duygu bizi kemirmeye başlar. 

Ya da tam tersi selamımıza daha yüksek seviyede bir pozitif bakışla cevap gelse, işin içine tebessüm de dahil olsa, ya da jest hareketleri selama eşlik etse, kendinizi nasıl hissedersiniz?

Selam deyip geçmeyin, insanların birbirine olan sıcaklığını, samimiyetini, güveni ve sevgiyi çoğaltır. Biri size selam mı verdi? Ona daha samimi bir şekilde cevap verin. Bakın bu kelebek etkisi yaratıp tekrar size geri dönecek. Her yaptığımız yine bize döner. Ya hemen ya da sonra. Hadi bugünden itibaren herkese canı gönülden selam verin. Tüm samimiyet ve içtenliğinizle. Sizleri saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.