Osman Güvenir

Osman Güvenir

MURAT HAKKI'DAN YANIT GELDİ

Ünlü hukukçumuz Murat Hakkı’nın Vakıf malları ile ilgili bir gazeteye
vermiş olduğu mülakatta yapmış olduğu açıklamalar hayli ilgimi çekmiş ve
ben de birkaç gün önce o mülakatta parmak basılan hususlara bir yorum
yapmıştım.
Şayet o mülakatı ve benim yapmış olduğum yorumu okumuşsanız,
bugünkü yorumumla bir benzerlik olsa da, bu kez Murat Hakkı’dan bana gelen
bilgi mahiyetindeki açıklamalarını da öğrenmiş olacaksınız.
O yorumumda bir Türk avukatın Rum müvekkillerinin haklarını Türk
adaletinde arama adına yapmakta olduğu görev için, “Murat Hakkı görevini
yapıyor” demiş ama, bir de fotoğrafın öteki yüzüne parmak basmıştım. Neydi
fotoğrafın öteki yüzü?
Olası bir durumda bu genç ve dinamik avukatımızın güneyde malı
bulunan ve hakkının teslimi için bu kez Murat Hakkı’nın avukat olarak
tutulmasında bir çelişki ve zor durum yaratır mı diye düşünmüştüm.
Gerçekte evrensel değerler bağlamında bir açıklaması var Murat
Hakkı’nın. Elbette savaşın dişleri arasında pek çok masum insan da kalmıştır.
“Benim için önemli olan, ‘insan hakkı’ ve inandığım davaları,
müvekkillerimin bana güvenleri doğrultusunda hakkını vererek
tamamlamaktır.”
İşte o bağlamda kendisine bir gönderme yapmıştım yazımda. O
gönderme de güneyde malı olan mağdur Türklerin davalarını da üstlenip
üstlenmediğine dairdi.
Murat Hakkı o konudaki endişe ve düşüncelerime de cevap teşkil eden şu
açıklamayı yapıyor...
“Baro kayıt sertifikamı aldıktan sonra ilk işim, Türk malları ile ilgili Rum
hükümetini dava etmek oldu. Bunlardan bazıları Limasol’lu maldar Ertuğrul
Şahin, Barutçuzade Ahmet Efendi Vakfı adına açılan dava ve Yağmuralanlı
Hakan Niyazi Kazali’dir.”
Tabii pekiştirme adına bir de şu sözleri ekliyor Murat Hakkı sözlerine...
“Halen Lefkoşa, Larnaka, Baf Limasol Kaza Mahkemeleri ve Rum Yüksek
Mahkemesi nezdinde devam eden davalarım vardır.”
Bakınız Murat Hakkı, bana ulaşan açıklamalarında ne kadar önemli
hususlara temas etti, görünüz.
Mesela Rumların tek taraflı hukuk ve adaletin uygulanması açısından
çıktıkları yolda bir terslik olduğunu Murat Hakkı şu sözlerle ifade ediyor:
“2009 döneminin Rum Başsavcısı Petros Clerides’i baro sınavlarının
Türkler için Türkçe yapılmasına ikna ettim. Bu sürecin sonunda 1974’ten

2

sonra ilk kez Türk öğrenciler için Türkçe baro sınavları yapıldı ve sınavı geçen
tek Türk de ben oldum.”
O sınavı geçen tek Türk’ün kendisidir de, yeni ve diğer genç avukatların
da önünü açmış oldu.
Gerçekte bu sözleri, övünç amacı taşımıyor. O sözlerin derinliğinde
Rumlara bir hatırlatma var. Yani “Türklerin hakları olanı yapmak zorundasınız”
mesajı içeriyor, baro sınavı ile ilgili.
Bakınız Murat Hakkı’nın bana göndermiş olduğu şu Evkaf mallarının nasıl
kaybolduğunu anlatan sözlerine...
“Maraş konusundaki yaklaşımınızla mutabık olmamakla beraber,
gazeteci-yazar kimliğinizle şu konuları incelemenizde yarar görüyorum. Fasıl
15 Zaman Aşımı Yasası Madde 4, Ahkam-ül Evkaf Kuralları 435. Paragraf,
Vakıflar’la ilgili muhtelif konularla dava açılabilmekle ilgili olarak 15 yıllık, 36
yıllık zaman aşımı sürelerinden bahsetmektedir. İngiliz İdaresinde Evkaf, iddia
edildiği gibi çok kötü yönetilmişse ve vakıf malları elden uslülsüzce
çıkarılmışsa, neden Evkaf’în Türk yöneticilere devredildiği 1956’dan bu yana,
dava açmak için yaklaşık yarım yüzyıl beklenmişti?”
Vakıflar’ın Türklere devrine yönelik başta Dr. Fazıl Küçük olmak üzere,
Necati Özkan ve onlar gibi nice dava adamı büyük bir çaba harcamışlardır. Lakin
bu davanın içinde olan hukukçuların gözü neden açılmadı o günlerde, doğrusu
ben de merak ettim.
Bu bilgi, galiba bende eksik olan bilgi karesini doldurmuş oldu diye
düşünüyorum. Yani o günlerde bir akıllı avukat veya hukuk adamı İngiliz’in ve
Rumların türlü oyunları ile evkafın elinden “çalınmasının” bayrağını açmadı veya
açamadı? Vakıf mallarının kullanımı ve edinimleri üzerine hiç mi inceleme
yapmadılar? Ve tam bir asra yakın Murat Hakkı gibi genç ve dinamik avukat, bu
konuya parmak basarak başarısızlığımızın nedenlerine parmak basıyor.
Bütün bu detaylar ve açıklamalar beni fazlası ile tatmin etmiştir. Sanırım
siz de bilmediklerinizi veya duymadıklarınızı bu vesile öğrenmiş oldunuz.
Murat Hakkı’ya bir teşekkür borcum var bu değerli bilgileri bana ve
kamuoyuna verdiği için.

<