MUSTAFA HOCA ÖZÜR DİLEMELİ
Ayasofya'da Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı törende imam Mustafa DEMİRKAN'ın Devletimizin kurucusu ulu önder ATATÜRK'ü işaret ederek hakaret etmesi Milletimizi üzmüştür. Bir din görevlisinin ölmüş bir insanın arkasından hakaret-âmiz sözleri alenen dinen günah ve hukuken de bir suçtur. Diyanet İşleri Başkanlığımız bu din görevlisinin savunmasını alıp gereğini yapmalıdır.
Bugün ezanlar okunuyorsa,
Camilerimiz açıksa,
İbadetlerimizi yapıyorsak
bunda ATATÜRK'ün verdiği Milli Mücadelenin büyük payı vardır.
Hayırla yâd edilecek bir insanın arkasından lanet okumak suçtur ve bunun gereği yerine getirilmelidir. İstanbul'umuzu 06.10.1923 tarihinde düşman işgalinden kurtaran Cumhuriyetimizin hamisi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun silah arkadaşlarına, cümle şehitlerimize ve gazilerimize minnet ve şükran borçlu olduğumuz atalarımıza lanet değil, rahmet okunmalıdır.
Bu nasıl bir kin? Bu nefret dili niye? Camide lanet okumak, beddua etmek, “Kâfir” demek nasıl bir ruh hali?
Bir din görevlisinin günümüz sorunlarını ele almak yerine, yüzyıllar öncesinin siyasi, kültürel kavgalarının tartışmakla meşgul olması, “Dinde demokrasi var mı?”, “Hilâfet olmalı mı?” “Laiklik düşman dini mi?”, “Kadın-erkek eşit mi?” sorularının cevabını asırlardır bulamamış, nimetlerinden faydalanmış olduğu halde, evrensel kavramlarla kavgalı bir zihin yapısı. Ayasofya caminde yapılan da bunun tipik bir örneğidir. Hiç değilse kendi tarihini, kendi dinini doğru okusa, o da yok.
Ey din görevlisi, din kavga değildir, kavgayı bırak, “Hep birlikte uygarca nasıl yaşarız ve bu noktada inancın rolü ne olmalıdır?” sorusuna yoğunlaş. Zira İslam barış ortamını kurmak için vardır.
Ülkemiz zor günler yaşamaktadır. Ülkemizi yönetenlerin görev sorumlulukları günden güne ağırlaşmaktadır. Bu yetmiyormuş gibi, durduk yerde kendi kendimize yeni sorunlar yaratmayalım. Elbirliği ile Devletimizi yönetenlere yardımcı olmaya çalışmalıyız.
Din adamlarımız böylesine zorlu günlerde Milletimize önderlik yapmaya çalışmalıdır. Bu zor şartlara rağmen halkımıza moral veren Ayasofya'nın ibadete açılması, Taksim Camiinin açılışı, Çamlıca Kulesinin açılışı gibi güzel hizmetler arda arda devam ederken haddini bilmeyen bir din adamının fütursuzca sarf ettiği bu söz lüzumsuz tartışmalara sebebiyet vermiştir.
Bir yandan terörle mücadele ve salgınla mücadele verilirken, diğer yandan bilerek veya bilmeyerek emekli subayların darbeyi çağrıştıran bildiri yayınlaması kamu görevlilerinin bilerek veya bilmeyerek haddini aşan açıklamaları, kamuoyunu ve yöneticilerimizi lüzumsuz yere meşgul etmekte ve zamanımızı ve enerjimizi boşa harcamaktadır. Yetkililerimiz bu kişilere hadlerini bildirmelidir. Bu din görevlisi ya Milletimizden özür dilemeli, ya da Diyanet İşleri Başkanlığımız gereğini yapmalıdır.
Müslümanlar saygı ve hoşgörü değerlerimizi yaşamlarında yaşatmak ve yaşadıkça çalışmak ile yükümlüdür.
KAYGILANMA ATATÜRK’ÜM KAYGILANMA
Kral, şah, devlet adamı, asker, bilgin,
Küçük büyük,
Dost Düşman,
Bütün insanların ayağına koştuğu insan,
Yıkılmaz kale, sen Atatürk!
Oysa şu bunalmış dünyanın
Bütün hayran gözleri sendedir hâlâ,
Sen onursun uygarlığa, onursun insanlığa,
Yaptıklarınla,
Adınla sanınla...
Sana düşmanlık artıyormuş günbegün;
Hem de alttan alta değil artık,
Senin barış bahçende, sevgi bahçende
Gün ışığında oynanıyormuş bu kara oyun,
Yazık! Binlerce yazık!
Düşmanlık, öyle mi,
Vatan kurtarana, devlet kurana, yüceltene?
Görülmemiş nankörlüğün böylesi...
Ama kaygılanma Atatürk'üm, kaygılanma,
Sana düşman olanın er geç kara olur yüzü,
Milletin ahı tutar, kör olur iki gözü...
[Coşkun Ertepınar]
GÜNÜN GÜZEL SÖZLERİ
“Bilge konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri önemli ve faydalıdır.
Ahmak konuşur, çünkü saçmalasa da kendisini bir şey söylemek mecburiyetinde sanır.”
“Dünyada en zor şey, ağzından çıkanı kulağı duymayan hadsize cevap verebilmektir.”
Sağlıcakla kalın.