PEKCAN TÜRKEŞ

PEKCAN TÜRKEŞ

MUTLU RENKLER DİYARI KARADENİZ'DEN ESİNTİLER-1- ARTVİN-RİZE-TRABZON

Gerek tiyatro turnelerim gerekse tur operatörlüğümdeki gezilerimin yoğunlukları nedeniyle Ülkemizin en güzel cennet köşelerinden biri olan Karadeniz Bölgesini tam anlamıyla gezip görme fırsatı bulamamıştım. Anı Tur rehberliğindeki gezimiz sayesinde Karadeniz Bölgesini daha iyi gezip görme fırsatı yakaladım...

Yeşilin, mavinin, kızılın ve sarının en güzel tonlarının içinde barındığı, gezerken huzur bulduğunuz bu cennet misali Bölgemizi herkesin gezip görmesini isterim. Yaylalara doğru yamaçları tırmanırken nefesimizin daha bir açıldığını ve bol oksijenle dolduğunu hissediyorsunuz.

Mükemmel tabiat görselliğinin yanı sıra tarihi zenginliği ile de herkesin dikkatini çeken turistik bir bölge...

Gezeceğimiz iller:

Artvin,Rize,Trabzon,Giresun,Ordu, Samsun ve Sinop.

Turumuz, Karadeniz’in ve belki de Türkiye’nin en ilginç şehri Artvin’den başlıyor.

KARA GÖL

 

 Karagöl ;Artvin’in Borçka ilçesinde yer almaktadır. Bakanlar Kurulu’nca Tabiat Parkı olarak ilan edilen Karagöl,Klaskur olarak bilinen yaylanın yakınında bulunan bir tepenin kayması sonucu Klaskur Deresi’nin önünü kapatması ile oluşmuştur.

Karadeniz'de Karagöl adıyla duyduğunuz bütün göller heyelan gölleridir. Bu coğrafyadaki tabiat güzelliği tarif edilemeyecek derecede muhteşem.

Doğa harikası olan Karagöl de Kamp alanlarında kamp kurulabilir,balık tutulabilir, trekking yapılabilir.

Karagöl'de "Benim için üzülme" TV dizisinin bazı sahneleri çekildi.

 

ARTVİN'İN ANIMSATTIKLARI

---Dünyadaki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ait en büyük heykel Artvin'de.

---Türkiye'de Trafik lambası olmayan bir şehir.

---Türkiyedeki başlıca Gürcü yerleşim bölgelerinden biridir.

---Türkiye'nin en fazla yağış alan ili. 

---Kafkasör yaylasındaki boğa güreşleri ile bilinen ilimiz.

---Artvin'in eski adı Livane olup,Zülfü Livaneli'nin ailesi bu adı burdan almıştır.

 

 RİZE

Rize ili yüz ölçümü olarak ülkemizin en küçük ikinci ilidir.

Rize adı bir rivayete göre "rhizios"tan gelmektedir. Yörede bol pirinç yetiştirilmesinden dolayı şehrin yakınından geçen çaya Yunancada Pirinç anlamına gelen "Rhizios" adı verilmiştir. Daha sonra değişerek Rize halini almıştır.

Gezimize ülkemize Altın Ayı Ödülünü Kazandıran “Bal” filminin çekimlerinin yapıldığı Çamlıhemşin ve yayların sultanı Ayder Yaylası’ndan başlayacağız.Bu yolculuğumuz esnasında kestane, kızılağaç, doğu ladini gibi Doğu Karadeniz bitki örtüsünün en zengin örneklerini göreceğiz.

 

GELİN TÜLÜ ŞELALESİ 

AYDER YAYLASI

 

 Kaçkar Dağları’nın en güzel noktasından birisi olan Ayder Yaylası’nda keyifli bir yürüyüş yapıyoruz. Gelin Düveni Şelalesi;

çok zengin endemik bitki yapısına sahip Rize’nin Kaçkar dağ silsilesi içinde bulunan dağlardan akan suların yarattığı şelalelerden biri.

Gelin Tülü Şelalesi,suyun düşüş şekli, gelin tülünü andırdığı için bu adı almıştır.

Show TV'de yayınlanan başrollerinde Erdal Özyağcılar'ın oynadığı "Sevdaluk" isimli televizyon dizisi burada çekilmiştir.

 

 

FIRTINA VADİSİ

 

Fırtına Vadisi, Rize Çamlıhemşin’de doğanın sunduğu eşsiz güzelliklere sahip bir bölge. Burada gezilip görülecek güzellikler çok fazla. Bölgede bulunan yaylalar tüm güzelliği ve bitki örtüsüyle müthiş bir doğa harikası.Bol oksijenli yeşilin tonlarını görebileceğiniz huzurlu bir ortam sunmakta. Yaylalara serpiştirilmiş ahşap evlerde bu doğal güzelliği adeta tamamlamakta. Harç kullanılmadan yapılan taş kemer köprüler, Cenevizlilerden kalma Zil Kale ve Kale-i Bala kaleleri de görülmeye değer.

 

RİZE'NİN ANIMSATTIKLARI

---Türkiye'de en çok yağış alan şehir.

---Muhlama;peynirin tereyağında eritilmesiyle yapılan sıcak bir yemek.

---Laz böreği;baklava yufkaları arasında kalan koyu kıvamlı muhallebiyle fırınlanan bir tatlı.

---Ülkemizdeki en değerli bal olan Anzer balı, Rize Anzer Yaylası'nda 

üretilir.

--Kemençe,Tulum ( Gövdesi tulumdan yapılmış, üflemeli Gaydaya benzer müzik enstrümanı) müziğiyle Horon(Folklorik dans) tepilir.

---Rize,en çok göç veren şehir.

---Yerli halkın bazı konuşmalarını anlayabilmek için sözlüğe gerek duyulan il.

---Türkiye'nin Güneş duasına çıkılan tek ili.

---Mavi ile yeşilin her tonunun görüldüğü çeşme suyunun rahatlıkla içilebileceği ilimiz.

 

 

 TRABZON 

 

Karadeniz’in en gelişmiş kenti olan Trabzon’a varıyoruz. 13.yy da I. Manuel Komnenos zamanında yapılmış, 1572 yılında camiye çevrilmiş, 1964 tarihinde müzeye çevrilmiş Pontus Devletinin önemli eserlerinden biri olan Ayasofya Müzesini geziyoruz. Trabzon merkezde küçük bir gezinti yapıyoruz bu gezintide Trabzon’a has olan Telkari Sanatının örneklerini görebileceğiniz Telkari Atölyesi ve Mağazasının ardından 20.yy şaheseri olan Atatürk Köşkü karşılıyor. Ulu Önder bu köşkü 1924 ve 1930 yıllarında iki kez ziyaret etmiş, 1937 yılında burada kalarak vasiyetinin bir kısmını da bu köşkte yazmıştır. 

Sürmene’ de bulunan Çay Fabrikasında Çayın dalından koparılıp bardaklarımıza gelişine dek izlediği süreci anlatılmaktadır. 

Sürmene denince ilk akla gelen unsurlardan olan Sürmene Bıçağı Atölyesi de görülmeye değer yerlerden biri.Trabzon gezimizde Türk ve Rum mimarisinin bölgedeki önemli örneklerinden olan Memişağa Konağı’nı gezeceğiz.

 

UZUNGÖL

 

Karadeniz’in simgesi haline gelen kart postallarına malzeme olan Uzungöl, Trabzon ilinin Çaykara ilçesine bağlı turistik mahalle. Sık ormanları ve doğal güzelliği ile iç ve dış turistleri cezbetmektedir. Adını kıyısında bulunduğu gölden alır.

 

 

MEMİŞ AĞA KONAĞI-SÜRMENE

 

Trabzon’un Sürmene ilçesi Kastel köyünde, 1856’da Hacı Yakupoğlu Memiş Ağa tarafından yaptırılmış olan Kastel Konağı,Türk ve Rum mimarisinin bölgedeki önemli örneklerinden biridir.

Zengin bir ağaç işi bezemesine sahip olan konağın kapı kanatları, pencere parmaklıkları görülmeye değer güzelliktedir. Özellikle sofanın tavanı, oda kapıları, selamlığı, döner tavanı Trabzon yöresindeki en gelişmiş ve ince oyulmuş ağaç işçiliğini göstermektedir. Buradaki geometrik ve bitkisel kompozisyonlar karışarak oldukça ilginç bir görüntü vermiştir. 

Konaktaki asıl yaşam birinci katta olup, buraya üzeri kapaklı düz bir merdivenle çıkılmaktadır. Kuzeydeki sofanın sağ ve solundaki odalar selamlığa, güneydeki iki oda ise hareme aittir. Binanın üst katındaki batı odasının ortasında bir mil etrafında dönebilen bir parça vardır ki: bu vantilatör ve rüzgârgülü vazifesini görmektedir. 

Tavanın bu özelliğinden dolayı konağa halk arasında ''Döner tavanlı konak'' ismi de verilmiştir. 

Zemin katta ise aşhane bölümü diye isimlendirilen mutfak, kiler ve kemerli ocakları yer almıştır. 

Memiş Ağa Konağının bir bölümünde saf bal ile ilgili bir sunumun arkasından bal satışı yapılıyor.

 

 

TRABZON AYASOFYA KİLİSESİ VE CAMİİ

 

Kommenoslar dönemi merkez kiliselerinden birisi olan ve şu an müze ve Camii olarak kullanılan Trabzon Ayasofya;13.yüz yılda yapılmıştır.1572 yılında camiye 1964 tarihinde küçük bir bölümü müzeye dönüştürülen Ayasofya Kilisesi, İstanbul'un Latinler tarafindan işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Kommenos ailesinden Kral I. Manuel tarafından yaptırılmıştır.Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamına gelir. Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapı, kare-haç planlı olup, yüksek bir kubbeye sahiptir.

Ayasofya'nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil'den alınmış konular canlandırılmıştır. Kubbede ana tasvir Hz. İsa ve melekler frizi bulunur. Pencere aralarında oniki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır: İsa'nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü...

Kuzey duvarındaki kapı üzerinde dört aziz işlenmiştir

 

TRABZON ATATÜRK KÖŞKÜ 

 

Trabzon Atatürk Köşkü, Soğuksu semtinde küçük bir çam korusu içinde yer alıyor.Yirminci yüzyılın hemen başında yaptırılmış.Atatürk 1934 ve 1937 yıllarındaki Trabzon ziyaretlerinde, bu köşkte konuk edilmiştir.1937 yılında burada kalarak vasiyetinin bir kısmını da bu köşkte yazmıştır. 

Köşkün üst holünde İsviçre Kralının hediye ettiği bilardo masası bulunuyor.

Atatürk, köşke üçüncü ve son ziyaretini yaptığı 10 Haziran 1937'da tüm mal varlığını Türk ulusuna armağan etme kararı almış, mal varlığının bir listesini hazırlayarak gereğinin yapılması için Başbakanlığa talimat vermişti.

Köşkte yer alan "Vasiyet Odası" isimli bölümde de Atatürk'ün mal varlığını armağan etmesiyle ilgili olarak, "Hayatımın hatırlayabildiğim en mutlu dakikalarını yaşıyorum. Yıllarca önce düşündüğüm bu işi Trabzon'da tamamlamak mukaddermiş" sözünün yer aldığı bir tabela bulunuyor.

 

SÜMELA MANASTIRI

 

Rum Ortodoks Sümela Manastırı, Trabzon, Maçka ilçesi, Altındere vadisinde deniz seviyesinden 1650 m yükseklikteki Karadağ'ın eteklerinde yer alır.

Maçka’dan geçerek Altındere Milli Parkı içine girdiğinizde âdeta yeşilin 1001 tonunu göreceksiniz. Gözleri renkli olmayan okuyucularımız üzülmesin yeşili seyrederken gözleriniz yeşil tonunu alacak. Yeşilliklerin içinde bulunan Karadağ’ın eteklerine kaya oyularak inşa edilmiş olan Sümela Manastır’ı mimari harikasını gördüğünüzde şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz 1250 mt yükseklikteki Sümela Manastırı’nın yapılışı ve yapımı hakkında efsaneler mevcuttur. İnanışa göre burayı Atina’lı Barnabas ile Sophronios adlı iki rahip yapmıştır. Bu iki rahip rüyalarında Hz. isa ve Hz.Meryem’i görmüş ve gördükleri yer Sümela’nın bulunduğu yerdir. Birbirinden habersiz olarak yola çıkan bu iki rahip birbirlerine gördüğü rüyayı anlatınca beraber manastırın temelini atmışlardır. Manastırın asıl adı Meryem Ana Manastırı’dır. Sümela ise bunun Rumcadaki adıdır. Manastırın M.S 395 yıllarında tamamlandığı tahmin edilmektedir. Trabzon Rum İmparatoru III. Alexios döneminde yapılan bu eserin yapımına katkı vermiştir. 

Sümela’yı Hristyanlar tarafından değerli kılan en önemli nokta ise Hz. Meryem resmidir. İnanışa göre bu manastırda Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Lukas’ın çizdiği Hz. Meryem portresi manastırı kuran rahiplerle birlikte buraya gelmiştir. Ancak bugune kadar herhangi bir resim bulunamamıştır. 

Not:Sümela Manastırı yapılan restorasyon çalışmaları sebebi ile 2018 yılı sonuna kadar kapalıdır.

 

TRABZON'UN ANIMSATTIKLARI

 

---Yavuz Sultan Selim'in şehzadeliği sırasında valiliğini yaptığı,Kanuni Sultan Süleyman'ın doğup büyüdüğü, karadeniz bölgesinin en önemli limanlarından biri.

--Halk arasında konuşulduğu gibi Trabzon'lunun silah merakı atalardan kalma bir alışkanlıktır.

--Nihat Genç'in Trabzon dışında yaşayanlar için ifade ettigi "Fırsat buldukça değil, özlemle memleketlerine akıp akıp sel halinde gelip giderler. Trabzon sanki, dünyaya yayılmış milyonlarca Trabzonlu için, Yahudilerin ağlama duvarı gibidir, yani, hangi uzaklıkta olursa olsunlar, gelirler ve uzaktan köylerine bakıp dokunup ağlayıp ağlayıp özlem giderir ve sonra yine para kazanıp yine gelmek için dönerler." tespitinin hayli isabetli olduğu yaz aylarında Trabzon sokaklarında kendisini çokça hissettirir.

--Şöyle bir fıkra vardır:

Trabzon'un düşman işgalinden kurtuşunu kutlamak üzere toplanır halk. Vali çıkar konuşmayı yapar "şöyle kurtardık , böyle direndik", arkasından belediye başkanı çıkar yapar konuşmasını "kurtardık düşmanlardan şehrimizi" diye ..sonra belediye başkanı "Bakın burda olayı yaşamış olanlar var ; Gazi Temel'i konuşmak için kürsüye alalım "der, davet eder Temel'i.Çıkar kürsüye Temel madalyalarıyla başlar anlatmaya:

---"Sene bindokuzyuuz yuzz , buralar dumduzz ..Rus askeri geldi ha buraya.Bizz birr kacayyrruuz birr kacayyruuzz !! "

Anlatılan fıkra tamamen yalan da değildir. Birinci dünya savaşı sırasında Trabzon'un Ruslar tarafından işgali sırasında halk hiçbir direnişte bulunmamıştır. Ardından Ekim devrimi olunca Lenin; "Bizim olmayan bir toprağı işgal etmeyeceğiz" diyerek çeker askerleri. Çarlık Rusya'nın ordusu olarak giden askerler, SSCB askerleri olarak Trabzon'u terk ederler.

---Mahkemede hakim sorduğu zaman "Kiminle evlisin?"diye "Karımla "diyecek kadar pratik zekalı, hakim "Sen hiç erkekle evlenen duydun mu?" diye sorduğunda da "Duydum tabi bizim karı işte" diyecek kadar da zeka küpü insanlara sahip olan şehir.

<