Ne kadar sorumlu insan?
İnsan hür olduğu kadar sorumlu. Özgürlüğü kadar sorumludur insan. Böyledir ama yine de insanın
fıtratında, genlerinde fazlası var. Özgürlüğüm bu kadar, sorumluluğum da bu kadar demez. Hep daha
fazlasını yapmışlar ve köle olarak, boğaz tokluğuna ve yatacak yer karşılığına hizmet ettiriyorlar.
Şunu anlamalıyız ki, köle kadın ve erkek alınıp satılıyor ama yaşatılıyor. Eziyet ediliyor, hakaret
ediliyor, işkence ediliyor, ama yaşatılıyor. Köle yaşlanınca ne oluyor bilen yok bugün.
Bilal i Habeşi Allah’ın varlığına, tekliğine inanıyor. Sahiplerinin onu cezalandıracağını bildiği halde,
işkencelere muhatap olduğu halde Allah tek, Allah tek demekte ısrar ediyor. Aslında özgür değil ve
iman etmekle mükellef, sorumlu değil. Hele imanını dillendirmeye hiç mecbur değil. Ama insan
inancını saklayamaz. Saklamak istese de bir zaman sonra açık verecek ve inancına dair ipuçları
verecektir. Hem de göreceği eza, cefa, işkence ve zulüme rağmen.
Xxxx
İnsan o kadar özgür değil ki, bildikleri, algıladıkları bile kendi iradesinin tercihi değil. Kabulleri, redleri,
istekleri, arzuları, ihtiyaçları kendi tercihi değil.
Bir yazarımız anne-babaların çocuklarını geleceğe dönük yetiştirmesini istiyordu. Ona , istediği, salık
verdiği şeyin mümkün olmadığını söyledim. Durdu, yüzüme baktı, ciddi miyim, latife mi yapıyorum
diye. İzah ettim. Eğitim kişilerin, ailelerin belirlediği bir nizam değil. Eğitim devletin, yönetenin
şekillendirdiği, hedeflendirdiği bir nizam. Yöneten kendi iktidarını devam ettirmek için tek tip insan
elde etmek için bir eğitim siyaseti belirler. Asla kişilerin, ailelerin isteğine göre, geleceğe dönük,
dünyaya uyumlu eğitim verilemez.
İnsan özgürlük şarkıları söyler, özgürlük kavgası verir, özgür olmakla gururlanır. Ama asla zannettiği
özgürlüğe sahip değil insan.
Xxxx
İnsan konuştuğu dile esir. İçinde doğduğu toplumun değerlerine esir. Mensup olduğu dinin, ahlakın,
törenin, anane ve geleneğin, ait olduğu sınıfın, mahallenin, sokağın, binanın, gittiği okulun, okuduğu
ders kitaplarının, okuduğu edebiyat ve düşünce kitaplarının esiridir. İşte bu esir olduğumuz her şey
kaderimizdir. İnsan kaderine esir.
Xxxx
Dünya üzerinde 3 bine yakın konuşulan dil-lisan var. Konuşan insan, konuştuğu dile göre algılayacak,
ihtiyaç duyacak, ifade edecek. Başka dillerde ne var-ne yok bilmeyecek. Başkaları nasıl söylüyor
bilemeyecek.
Çingene mahallesindeki sabah kahvaltısı ile işadamlarının semtindeki kahvaltıda aynı yiyecekler
bulunmaz. İşçinin sofrasındakileri memurların sofrasına koyduramazsınız. Kahvaltı saatleri de başka
saatlerdir. Hülasa, kısaca insan içinde yaşadığı şartların belirlediği oranda özgürdür ve sorumludur.
Ama insanlar özgürlük sınırını bilemez. Sorumluluk sınırını da bilemez. Belki d eğitim insanlara
özgürlük alanlarını ve sorumluluk alanlarını öğretmek olmalıdır.
Xxxx
Sorumluluğunu bilmiyor denilen insanlar ile kendini her şeyden sorumlu tutuyor denilen insanlar var.
Belki de tembel-çalışkan, benci-diğerkam karşıtlıkları sorumluluk ve özgürlük ilişkisinden doğuyor.
xxxx
Köle bugün yok. Kölelikle ilgili bilgi de yok. Esir yok bugün, esaret hikeayeleri de yok. Meydan savaşı,
zaferi de yok bugün. Orgenerallikten ötesi, Mareşallik yok bugün. Demek oluyor ki konuşulan konular
bile toplumda varsa konuşuluyor, yoksa konuşulamıyor.
Yok deve diye bir deyimimiz var. İnanması zor, imkeansız durumlar karşısında yok deve!
Deyiveriyoruz. Ama zaten hayatımızda deve yok. Deve ile ilgili bilgi de yok. Istakoz, domuz, midye,
salyangoz her toplumun meselesi değildir.
İnsan içinde bulunduğu toplumun ve irfanın bir parçası olarak da esirdir. Özgürlük mü? O bir
yanılsama olmalı.