Necip Fazıl etkinliği
Necip Fazıl bir fark, bir marka. Bir isim. Bir okul, bir çınar. 10904 yılında doğmuş, Fıransız ve Amerikan ecnebi mekteplerinde okumuş, felsefe, güzel sanat, fikir, siyasa, hayat ve hareket adamı. 1941 yılında Neslihan hanımla evlenmiş, 1943 yılında Büyük Doğu dergisini yayınlamaya başlamış. Çünki ona Milli Eğitim belki de Marif vekaleti ‘bir tercih yap’ demiş, o da yayıncılığı tercih ederek yüksek okullardaki muallimliğini noktalamış. Bir gençlik yetiştirmiş, ama yetiştirdiği gençlik Büyük Doğu’nun dağıtım ve ulaşım muhtevasından çok fazla. O tilmizlerini daha çok Türkiye’yi adım adım dolaşarak ve salon toplantılarında konuşarak eğitti. Bu yüzden onu sevenlerin hepsi de şifahi öğrencilerdir. Şifahi yani kulaktan dolma.
Xxxx
Onun sevenleri ayrı ayrı kitleler halinde, birbirine benzemeyen hizmet şekillerinde yol aldılar. İçlerinde anarşiyi yöntem olarak seçenler bile oldu. Halbuki o hazırcevap, zeki, irfanlı, çileli bir adamdı. Meselesini çok iyi biliyordu. Neyin peşinde olduğunu bir an bile unutmadan yoluna devam etti. İslam’ın izzetini hep yukarda tutarak…
Eyübsulatn Belediyesi Sosyal İşler ve Kültür Müdürü Davut Aksu, ilçe Milli Eğitim Müdürü Murat Öğütçü, Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı ve yönetim kurulu üyeleri, TYB kurucu ve şeref başkanı D. Mehmet Doğan ortaklığında bir faaliyet düzenlenmiş.
Xxxx
Bu düzenlenen faaliyette resim sergisi, şiirler, toplu oturumlar ve çokça konuşmalar var. Hepsinin amacı Necip Fazıl Kısakürek mefkuresinin genç nesillerce tanınmasını, benimsenmesini temin etmek. Güzel bir amaç ve güzel bir faaliyet zinciri.
Konuşmacıları Hüseyin Akın sundu. Hüseyin bey biraz daha Türkçe hassasiyeti gösterse diye diliyorum. Oturumu Bünyamin Yılmaz yönetti. D, Mehmet Doğan, Mustafa Yazgan ve Abdullah Işıklar konuştular.
Abdullah Işıklar 1957 yılında Yeni Sabah gazetesinden ayrıldıktan sonra kendi adına sahibi olduğu Fetih gazetesini ve o gazetede yayınlanmış bir Necip Fazıl yazısından söz etti. O yazı sadece o gazetede yayınlanmıştı ve başka bir yerde de yoktu. O yazı arşivden temin edilerek o toplantıda, Abdullah Işıklar’ın hatırlatmasıyla, Recep Arslan tarafından okundu. Yine Abdullah Işıklar’ın ricasıyla Muzaffer Doğan da Sakarya şiirini okudu.
Özetle güzel konuşmalar yapıldı. Öğrenciler salonu doldurmuştu ve faaliyeti sonuna kadar azalmayan bir alaka ile izlediler.
Xxxx
Faaliyetten önce VIP salonunda bekledik. Eyüpsultan Belediyesi, Ak Parti iktidarı, Türk çocuklarına Necip Fazıl gibi bir alameti farika tanıtılıyor. Kültür merkezine para harcamakta cimrilik gösterilmemiş. Ama orada Londra’da imişiz gibi bir VIP salonu. Misafir Salonu, odası, makamı olmalıydı. Türkçe’ye özel bir itina göstermeden Necip Fazıl’ı anlatmak boşuna gider.
Konuşmacılar da Türkçe konusunda hassas değiller. Halbuki gençler o konuşmacıları taklit edecekler. Gençler hiçbir yanlışı kendileri icat etmediler. Hepsini büyüklerinden öğrendiler.
Poem, statü, organizasyon, ideologya, modaratör ve daha bir yığın firenkçe kelimeler Türkçe konuşurken kullanıldı. Yanlış. Hiçbir firenk kendi dilini konuşurken Türkçe kelimeleri kullanmaz. Onlar efendi biz köle olmadığımıza göre, biz de Türkçe konuşurken firenkçe kelimeleri kullanmayalım. Ama firenkçe konuşurken mesele yok.Yani yabancı dil bilinmesin, kimse yabancı dil kullanmasın denilmiyor. Aksine Türkçe konuşurken Türkçe konuşalım deniliyor.
Xxxx
Necip Fazıl beyi ben üniversite öğrencisi olduğum yıllarda konuşmalarını dinleyerek tanıdım. Sonra kader bizi aynı gazetede bir araya getirdi. O Sabah gazetesinde Çerçeve sütununda yazı yazmaya başladı. Ben de bir üniversiteli genç olarak gazetede sayfa çiziyordum. Her sabah el yazısıyla çerçeve yazılarını yazıp gazeteye, yazıişlerine gönderirdi. Hattı çok mükemmeldi. Adeta bir sanat yazısıydı. Yazıişleri çalışanları o asli nüshayı ele geçirmek için birbiriyle yarışırdık. Allah rahmet eylesin.