CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

NEDEN ERDOĞAN ?

Erdoğan'ı ekrandan tanırım. Benim ne hasımımdır,  ne de hısımımdır. 

Oy verip seçtiklerimdendir. 

Erdoğan' in  ne mitinglerine  katıldım, ne de   toplantılarına katıldım. Partisine üye de değilim. 

Yaş seviyesi bakımından hemen hemen aynı yaştayım ;  o cumhurbaşkanı oldu, ben de okudum ama cumhurbaşkanı olamadım. Bir müddet  kamu kurumunda çalıştıktan sonra     kaldırım mühendisi  titriyle  emekli  oldum. 

Beni yetiştiren anam babam mütevazı insanlardı. Tabii ki cumhurbaşkanı olmam için beni itip kakmamışlar, serbest irademe özgürlük tanımışlardı; 

- Biz yaşayamadık, bari  oku , sen rahat yaşa, demişlerdi.  Kaldırım mühendisi  olarak emekli olmama bir şey dememişlerdi ama rahat bir hayatım olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştı.

Hayat arkadaşı olarak seçtiğim hanımefendi  de  bu duruma razı olmamış; bu durumu iki de bir başıma kalkıp;  

-Ula beceriksiz ‘ bak el alem, bakan, başbakan, cumhurbaşkanı oldu se halen kaldırımlarda sürtüyorsun ‘ dedikçe  de  inadına  buna  aldırmayıp  verdiği  sağlık  ve nimetler için Yüce Yaratan'a şükrettim. 

İnsanlık  hali ‘ yalanım yok;  ara sıra da  olsa içimden yapmış olduğum bekgrantlarla  kaçırdığım siyasi , ekonomik fırsatlara hayıflanır, bazı  öz eleştiriler yapardım.. 

Neyse geçmişe mazi yenmişe kuzu deyip günümüze , sözü Erdoğan’a getireyim.  

Erdoğan’ı karizmatik  bir liderdir. Karakter sahibidir. İlkeleri tanıdıktır.  İlkelerine göre yaşar. Takdir eder ,sözünün sahibi olduğunu görürüm. Erdoğan da yalan yoktur. 

Peki Erdoğan  iyi bir yönetici midir? 

İşte bundan  emin değilim.  Çünkü   eline verdiği  üç koyunla çayıra saldığı çobanların koyunları kurda yedirerek , gerisin geri elleri boş  döndüklerini gördük görünce, Başkan’a sitem ettik. 

Bu beceriksiz çobanların  adları, sayıları oldukça fazladır.  Bunların başında maalesef okumuş yazmış, akademik ünvanıyla , halka öğrenci gibi  konuşan  Davut bey gelir.  Davut bey siyasi hayatına kağnı gölgesinde yürümekle başlamış, liderin kapıyı göstermesiyle başka bir  kapıya  yönelerek   nutuklarına  oralarda    devam etmiştir. 

Bir başka çoban da mesela Kardeşim  Gül... Bu arkadaş da   eline verilen üç koyunu  yedi sene Çankaya sırtlarında otlatmış ancak üç koyun götürüp üç koyunu etsiz , sütsüz  bir deri bir kemik geri getirmiştir. 

Başındaki “kavuk  devrilince”  kavuğunun ardı sıra  ağır ağır  vakur adımlarla yürüye yürüye  kraliçenin bahçesinde  av avlamaya kuş kuşlamaya gitmiştir.

Gündemimizin vazgeçilmez isimlerinden tosuncuk lakabına  haza layık diğer bir şahıs  da iktidar gemisi Türkiye sularında seyrederken , mutlu  yaşarken çobanlık mesleğine istidadının olmadığının anlaşılması üzerine  iktidar  gemisinden indirilip, balıkçı kayığına bindirilerek  karşı kıyıya yolcu edilmiştir. 

O güne kadar lal olduğu sanılan bu  arkadaşın   karaya çıkınca dili açılmıştır.  O da modaya uyup bir parti kurmuştur. Bu haliyle  bir çok kişiye bu işler bu kadar kolay mı algısı yaratarak ilham vermiştir.

Yol uzun ; sözü kısa keselim ; Aydın havası olsun. 

Demek istediğim; Erdoğan iyidir, hastır. Haza karakter sahibidir. Sözünün üzerine söz koydurmaz. Kur’an’dan sureler okur. Şiirler okur. Söz verdi mi tutar.  Delikanlıdır, arkadaşını satmaz, ağır abidir. Sözünü iktisatlı kullanır. Fukara çulunu ayaklar, sofrasına diz çöker. Gönül alıcıdır.

Mega projelerin adamıdır. Yedi düvele karşı  havasını atar, racon keser. Yürek sovutur. 

İstanbul’a yatırım üstüne yatırım yapmış, İstanbul kalesini kaybetmiştir.

Ahir ömrümde  kimseye yağdanlık olacak değilim. İktidardan bir beklentim de yoktur.

Emekli bir kaldırım mühendisi olarak benim ne o yollardan,  ne de  köprülerden geçecek arabam var. Şimdi de almaya takatim yok. Kanallardan geçecek gemiciklerim ise Karadeniz’de battı... 

Vallahi de billahi de şu üç günlük dünyada bunların hiç birinde gözüm yok. Ağzımı kapatmam  yolunda  ceketimin  para konulacak yan cebi de yok !

Ölümüne muhaliflerin sözcülerinin , devlet garantili  çifte  şeritli  yollardan , çifte tünellerden , köprülerden  kanallardan , binlerce makam arabalarından,  yazlık- kışlık  saraylardan söz etmesi  şahsen beni üzüyor.

 Bundan geri  sözüne, samimiyetine ,secdeye varıp  alnını yere koyan  karakterine güvendiğimiz sayın Başkan, köprüleri  karşıdan karşıya değil,  fakir insanların kırık, mahzun gönlüne atsın. 

Pazarda dolaşan işsiz, emekli kaldırım mühendisleri boynu bükük dolaşmasın. Her şey ucuz ve kaliteli olsun. Zengin ile fakir arasında fark uçurum olmasın. Herkes mutlu olsun. Yalan konuşan olmasın. Kimse kimseye hakaret etmesin. Fiyatlar ucuzlasın. İnsanların değeri dolara dolaşmasın. İnsanların karni tok' sırtı pek olsun...

Köprüleri gönüllere kurun. Okullarda öğrenciler toprak, çevre  tanıtılsın. Herkes toprağına dönsün. Toprak bereketli ürünler versin…

Sayın Başkan, gelin görün ;  gelin görün , bir söz ile  gözünü budaktan esirgemeyerek darbecileri  alt eden  bu   halk,  şimdi   can  pazarında dolara karşı  yaşama kavgası  veriyor!

<