NEDİM

Türk Divan Edebiyatının mümtaz şairlerinden biri olan Nedim, Lale devrinde yetişmiş, bu devirde tanınmış bir şairdir ve bu devrin şairidir. Nedim, Anadolu’da kadılıklarda bulunan Muhammet adlı birisinin oğludur. Muhammed’in babası, Sultan İbrahim devri kaz'ı-askerlerinden olup gayri tabii temayülleri yüzünden çirkin lakaplarla anılan ve bu yüzden edebi yazılara Mülâkkab diye geçen Muslihuddin oğlu Merzifonlu Mustafa’dır ki İbrahim’in

tahttan indirilmesinden sonra 1158 recebindeki (1745) isyanda halk ve ulema tarafından linç edilerek öldürülmüştür. Annesi, Revzat-ül ebrar sahibi Karaçelebi-zade Abdulaziz Efendi ailesinden Saliha Hatun'dur. İstanbul’da doğmuştur. Zamanındaki tahsil mertebelerini aştıktan  sonra Ebe-zade Abdullah tarafından imtihan edilerek müderris olmuştur. Sadrazam Şehit Ali Paşa zamanında Nedim gibi zevke düşkün bir adamın, dilediği bir hayata kavuşması mümkün değildi. Önce Sadaret Kaymakamı, sonra da Sadrazam olan Damat İbrahim Paşa zamanında dilediği hayata kavuştu. 1136 (1723) dan itibaren bilhassa ramazan aylarında takrir edilen tefsir derslerine kaari’ olmuş, 1138 de (1725) Mahmud Paşa mahkemesine naip tayin edilmiş, 1139 zilkaidesinin yirmi sekizinci günü (1727) Molla Kırimi medresesi müderrisliğine nail olmuştur. Hele İbrahim Paşa kütüphanesine hafız-ı katip tayin edilmesi, onu pek sevindirmişti. Sadrazam huzurundaki tefsir dersinde kaari’ sıfatiyle -1140 ramazanında sadrazam huzurundaki tefsir dersinde kaari’ sıfatiyle hazır bulunmuştu. O gün Nedim’in payesinin yüceltilmesi emredildi ve Şadi Efendi Medresesine müderris oldu. Aynı yılın rebiulevvelinin on beşinci günü başlayan ihtilal, Nedim’in de ölümüne sebep oldu. Nedim’in, bu ihtilal yüzünden olduğu muhakkaktır. Yalnız Ramiz, Tezkiresinde, Damat İbrahim Paşa ’yla Mehmet Kethudaha’ya intisabı olanların, türlü dertlere, yağmalara, hatta ölüme uğradıklarını duyunca korkarak giriftar olduğu illet-i vahimeden tahlis-i can edemeyup sene-i mezbure cumadelahırasmda (1731. XII.) olduğunu söylemekte ve

«Rahmetmedi kimesne anın âh-u zârına

Âhır götürdü anı da miskin mezarına»

beytini kaydederek Üsküdar’da Miskinler mezarlığına gömüldüğünü anlatmaktadır. Buna karşılık Mustakıym-zade (Mecellüt-ünnısab) adında Nedim’in ihtilal esnasında evinin damından aşağı düşerek olduğunu söyler. Nedim’in hayatım cidden kılı kırk yararcasına etüd eden Ali Canip Yöntem, Murat Molla kütüphanesinde 1115 numarada kayıtlı bir mecmuada Nedim’in ölümü dolayısıyla yazılmış olan bir tereke kararının suretini bulmuştur ki bu suretle kesin olarak anlaşılmaktadır ki Nedim bu tarihten epeyce evvel, ya ihtilalin ilk günlerinde, yahut da bir müddet sonra, fakat henüz ihtilal, yatışmadan ölmüştür. Belki onun evi de basılmış ve gelenlerden canını kurtarabilmek için evinin damına çıkmış, oradan düşerek, yahut da nasıl olursa olsun ellerinden kurtulabilmek için aşağıya atlayarak, yani adeta intihar ederek olmuştur. Belki de Ramiz’in kaydettiği illet-i vahime, Ali Canip Yöntem’in işaret ettiği gibi alkolden meydana gelen muvakkat bir cinnettir.”

<