Nejat Muallimoğlu'nu andık…
Ülkemizin yetiştirdiği büyük Üstad Nejat Muallimoğlu’nun vefatının 15. Yılında andık.
Muhteşem kitapları ve mükemmel hitabetiyle Türk edebiyatına ve kültürüne hizmetleri paha biçilmez olan Nejat Muallimoğlu’na , ne hazindir ki, layık olduğu ilgi gösterilmemiştir.
TV ekranlarında şov yapmadığı, yazdığı kitapları toplumumuza yeterince anlatılmadı için küskün vefat etmiştir.
Medyamızda 15. ölüm yıldönümü için yalnızca YENİGÜN’de ve değerli kardeşim Recep İNCECİK’in İttifak Gazetesi dışında, tek satır yayınlanmamıştır.
Benim “Parasız Kitabı”mda 2001 yılında ve İTTİFAK Gazetesi’nin yayıncısı değerli Kardeşim Recep İNCECİK’in Pazar günkü köşesinde yayınlanan görüşlerini okurlarımıza 3. sayfada sunar, büyük Üstad Nejat Muallimoğlu’na bir kez daha rahmet dilerim.
Engin KÖKLÜÇINAR
ÜNLÜ OLMAK İÇİN,
ACABA HANGİ BARA GİTSEK...
Engin KÖKLÜÇINAR
Ben bir Nejat Muallimoğlu hayranıyımdır. O da kim demeyin. Hiç tanımam. Yüzünü, sesini tanımam. Fiziğini bilmem. Fakat eserlerini bilirim, kitaplarını okurum.
Belki bazılarınız da O’nu tanımaz. Kitaplarını okumamıştır. Haklıdırlar.
Çünkü O, 20-30 bin dolar maaş alan gazeteci yazarlarımızdan değildir. TV ekranlarında şov yapmadığı; Laila, Süleyman Nazif, Nisbet, Chine White, Beyond, Hammam, Vodka gibi barlara takılmadığı, kokteyllere siyah fanila, renkli fular, eksantrik şapkalarla katılmadığı ve de Bodrum sokaklarında sabahlamadığı için tanınma şansı yoktur!
Müthiş bir bilgi birikimi olduğundan, minik yetenekleri ve sığ aklıyla adam olduğunu sanan medya fareleri, hasetliklerinden adama programlarında yer vermezler.
Bu ülkede yazarlık, pazarlamaya bağlıdır.
Medya enflasyonu ve teröründen önce sanat; bileğinin hakkı ile elde edilirdi. Hakeden sanatçıya, sanatçı denirdi. Bu medyadan sonra ise, palyaçolar bile sanatçı oldu. Çünkü sirk cambazları istedikleri palyaçoyu, dev sanatçı diye lanse ediyorlar.
Burada büyük sanatçı olarak kabul ettiğim palyaçolardan özür dilerim. Vurgulamak istediğim o gerçek sanatçılar değil, kendilerini manevi makyajla palyaço haline dönüştüren, sanat hırsızlarıdır.
Neyse, gelelim mütevazı ama büyük yazar Nejat Muallimoğlu’na... Bu kadar renkli ve hareketli bir hayat, macera, bir sürü ülkeleri ziyaret, ve o muhteşem kitaplar bir ömre nasıl sığar, şaşırıyorum.
“Hitabet” adlı kitabının ilk sayfasındaki şu deyişi okuyun ve şöyle bir etrafınıza bakın, TV ekranlarına, gazete köşelerine ve televolelere.
Özellikle ilk çeşidinden bol bol insan bulacaksınız.
“Dünyada dört çeşit insan vardır.
Bilmeyen, ve bilmediğini bilmeyen;
o bir ahmaktır, uzak durun.
Bilmeyen, ve bilmediğini bilen;
o basit bir insandır öğretin.
Bilen, ve bildiğini bilmeyen;
o uykudadır, uyandırın.
Bilen, ve bildiğini bilen;
o mükemmel bir insandır, peşinden gidin.”
Evet, benim de size önerim: Nejat Muallimoğlu Hocamın peşinden gidin...
Siz gidemezseniz, lütfen çocuklarınızı gönderin.