NELER ÇEKTİM BEN / AKLIN YOLU DELİLİKTİR
Yazımın bu başlığını gördükten sonra okumaya (eğer okursanız) hangi düşünce ve duygularla devam edileceğini anlar gibiyim. Bu nedenle bendeniz de başarabilirsem eğer yazıyı deli korkusuzluğu içinde sürüdürüp sonlandıracağım.
Delilikten başka bir konu ele almış olsam, işim rahat olurdu... Açardım yasasını anayasasını sallardım da sallardım. Oysa "yasa tanımaz" olmak delilik anlatımının ilk sözcükleridir...
Bir işin bilimsel fiyakasını yapmak için, daha söze başlar başlamaz hemen tarihine geçmelidir. Fiyakayı tamamlamak için, kendi kendine sorular yöneltip, cevaplamalıdır.
Deliliğin niçin bir anayasası yoktur? Bu insanlar bir anayasaları olmadığı için mi delirmişlerdir, yoksa olduğu için mi?
Bu hınzır doktorlar bir yerden sonra söze, Latince veya Frenkçe devam ederler. Bunu görünüşte daha iyi anlayalım diye yaparlar guya ama, amaçları besbelli ki anlatmak değil, anlatmamaktır. Aklımızı iyice karıştırmaktır.
Bu durumda delilik üzerine dinleyeceğimiz en içten ve açık sözler öncelikle deliler tarafından söylenmiş olanlardır.
"Akıllı gibi gözüken çok sayıda deli vardır. Öyleyse akıllı kişilerin, deli gibi görünmeye, neden hakları olmamalıdır?" (S.Dali)
"Deli nedir? Belki az şeyle memnun olan mütevazi bir ruhtan başkası değildir. Bir deli, gerçek bir bilge değil midir ki?" (Valery)
Delilik gelişmesine götüren en önemli neden, "mantıklı düşünce düzeni"dir. Sağlıklı insan zihni, bu düşünce düzeninin, kaynağı kurumayan yaratıcısıdır.
Deliliği yücelten ikinci önemli neden, bazı akıllı insanların delirmeyi önlemek için yaptıkları çalışmalardır.
Çağdaş tıp bilim ve sanatı, aklı başında kişileri kısa sürede ve kesinlikle çıldırtacak yöntemleri, insanlığın hizmetine adamış bulunuyor.
Doktor morga fırtına gibi girdi, mermer masaların birine yaklaşıp bağırdı: "Ahmet beeeyyy! Hadi yine hadi! Şanslısınız... Duran sizin nabzınız değilmiş de, benim saatim miş..."
Kuduz hastanesi doktoru, gelen hastayı azarlıyordu: "Be adam! Niye daha önce gelmedin? Muayene saati bitti. Görüyorsun işte!.. " Haste özür diledi: "Kabahat bende değil doktor bey. Köpek daha önce ısırmadı ki..."
Bu dünyanın saçmalıklarını düşüne düşüne yok olmanın emniyet supabı delirmektir. Demek ki delirmek bir anlamda şifa bulmaktır.
Hasta ruh doktoruna anlatıyordu: "Bitirecek beni bu uykusuzluk .Dün yine bütün gece gözümü kırpmadım. Hep açık kaldı." Doktor darıldı:
"Olur mu efendim? Kapasanıza! İnsan açık gözle uyuyamez ki.."
Geceyarısını geçmişti. Tımarhane kapısının zilleri uzun uzun çaldı.
Gelen adam yalvarıyordu: "Açın kapıyı! Bitti bu iş. Delirdim artık...
Hemen tedavi başlamazsa kendimi öldüreceğim. Açın.." Kapıcı lanetinteki... Aksi. Delikten bakıp kovuyor geleni: "Neee? Gecenin bu saatinde mi? Sen aklını kaçırdın galiba?"
Son yıllarda ülkemiz bir ekonomi aşkına düşmüş, her şey sayılarla anlatılıyor. Enflasyon oranı sözde aşağılara inmiş. İtirazlar var ortaya tutkuncasına sayılar konuyor.
Bu durumda delilik konusunda da hemen sayılardan yararlanmalıyız.
Örneğin dengeli bir insanın aklını "altı okka" olarak kabullenmeliyiz.
Deliliğin yarattığı akıl patlamaları ile bu "altı okka"nın altı ton gücüne kadar çıkabildiğini bilmeliyiz.
Az veya çok önemi yok, aklı olan kişi delirme rütbesine yükseldiği zaman, dış görünüşünde bazı denge bozuklukları belirir.
Şimdi gözü dört açmalıdır: Enayinin dış görünüşünde de tıpkısı denge bozuklukları vardır. Bu benzeyiş dış görünüştedir. Sakın haaa görünüşe aldanmamalıdır. Bu benzeyişi ancak enayiler yutmaktadır.
Bir enayi ise akıl terazisine konunca, ibre yerinden oynamaz. Çünkü enayinin akıl ağırlığı sıfırdır.
Enayinin dilimizde: Gebeş-ebleh-eş(ş)ek-öküz aleyhisselam-ahmak-yambolu gibi yakışmış adları vardır.
Delirmek, son derece çeşitli nedenlerden kaynaklanmaktadır. Bir ülkede bin kişi başbakan olmak istiyorsa bunlardan 999'u tozuttu demektir.
Aralarındaki tek akıllı başbakan olur. O da aklını, ancak iktidardan düştüğü güne kadar koruyabilir.
Aşk delirmenin baş nedenlerinden biridir. Delilerin önemli bir bölümü, iktidar-bilim-sanat gibi kavramların aşkına bu mertebeye yükselirler.
Kadın-erkek ilişkilerinden doğan aşklarda delirenlerin günümüzdeki adı
"Mecnun"dur.
Bir akıllı kadın ile bir akıllı erkek seviştikleri anda, akıllı ilişki küplerini dinamitlemiş olurlar. Ortaya iki mecnun çıkar...
Yunus Emre bu hali şöyle anlatmıştır:
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akilim ne divane
Gel gör beni aşk neyledi.
Delirmekten korkmak, akılla bağdaşmıyor. Münasip olan o ise, delirmek gerek... Hele şifa bulmanın tek yolu bu ise... hemen!...
SON PARAGRAF
Konu fıttırmak olunca yazı da uzadı... Baktım ki SON PARAGRAF da uzayacak iyice fıttırıp, fıttırtmadan haftaya bıraktım. "DELİLERE AÇIK MEKTUP" da görüşmek üzere...