NELER ÇEKTİM BEN / SİYASET KOMEDİSİ
Sıkıntı veren konulardan uzaklaşmaya çalıştım.
Şaşırır mıyız bilmem. Sanırım zordur... Bize sıkıntı veren olayların gerçekleştiği mekan ve zamanlardan uzaklaşmazsak, ne denli kaçmaya çalışsak kopamayız yaşantımızdan.
Ama yine de, kısa süreli kaçışlar için çare aramalı...
Ciddi sandığımız olayların içindeki komedilerin kapağını açmaya çalışmalıyız.
Bu ciddi olması gerektiğini sandığımız olay politika mı?..
Mizah hazineleri, asıl politikaların içinde.
Delikanlının gözünü, politikada yükselme hırsı bürümüş.
İzin vermeyen babasına asılıp duruyor: “Benim kararım politikaya atılmak ilerlemek. Neden bana izin vermediğinizi hiç anlamıyorum.”
Baba ise durumu doğru tartıyor:
“Söz konusu olamaz. Çok iyi bir eğitim gördün. Hayatını pekala ciddi ve dürüst yollardan kazanabilirsin.”
İtalya’da bir secim afişi: “Lo vote” yani “ben seçiyorum” diye başlıyor. Sonra da, “... sen seçiyorsun, o seçiyor, biz seçiyoruz, siz seçiyorsunuz, onlar hükmediyor” diye bitiyor.
Yine İtalyanlar siçim nutuklarını makarnaya benzetiyorlar: “Uzundur incedir içi boştur.”
Yüzyıldır demokrasinin geldiğini sanıyoruz. Ama biz daha geldiğinin farkına bile varmadan, bir bakıyoruz ki gitmiş... Kuş meraklısı bir arkadaşıma sordum: “Yahu senin papağan kaç yaşında?”
Söyledi:
Tam sayısını bilmiyorum, ama son üç demokrasimizi yaşadı.”
SON PARAGRAF
Dünyanın ilk evli çifti olarak Adem baba ile Havva anayı kabul etmek zorundayız. Her ne kadar o zaman medeni kanun ve evlenme cüzdanı olmasa da onlarınki düpedüz aile yaşamıydı. Mal paylaşımı da yoktu ama zaten bütün dünya ikisinindi. Paylaşmak gerekmiyodu ki. Kaç göç de yoktu. Giysileri de bir incir yaprağından ibaretti.
Güzel havalı bir akam üstü ikisi cennette kol kola yürürken Havva ana yerde bir incir yaprağı görünce bağırdı:
“Adem bak! Bir görünmeyen adam.”
Bu hafta da karanlığa gömülen kentleri, vurulun savcıları, basılan emniyet müdürlüklerini görmezlikten gelerek incir yaprağına büründük efendim.
Haftaya görüşmek dileği ile...