NEME LAZIM DEMEMELİ
Rusya, kendi ulusal çıkarları için harekât başlattığını ve “N.A.T.O.’nun giderek Rusya’yı çembere aldığı” değerlendirmesini yapıyor. A.B.D. ve A.B. ülkeleri ise bunu savaş açmak olarak görüyor.
Rusya’nın başlattığı bu savaşı durdurmanın iki yolu var. Birincisi Batı ülkelerinin aynı şiddette sıcak savaşa girmesidir ki bu üçüncü Dünya savaşına sebebiyet verebilir, bu çılgınlık olur. Dünya kamuoyu bunu kabul etmiyor. İkinci yol ise uzlaşma masasına oturmaktır. Bu durumda Rusya’nın Ukrayna, Kırım ve Dombass bölgesi ile ilgili görüşlerini kabul edilecektir. Rusya, Ukrayna’da işgal ettiği topraklardan çekilecektir.
Ukrayna’nın N.A.T.O.’ya alınması bu durumda ertelenecektir. Zaten Ukrayna, Batı’nın ipine tutunarak N.A.T.O.’ya girmenin, ne kadar sakat bir iş olduğunu anlamış bulunmaktadır.
Putin’in asıl amacı, Kiev’de Rusya yanlısı bir hükümet değişikliği sağlamaktır. Bunu açıkça ifade etmektedir. Bu çatışmaların sonucu Kiev’de Zelenski hükümetinin istifa etmesi, de beklenmelidir. Onun yerine Rusya yanlısı bir hükümet gelirse, Moskova için önemli ikinci bir başarı sağlanmış olacaktır.
Bu krizde Çin’in Rusya’nın yanında yer alması A.B.D. için düşündürücü olacaktır. Zaten Putin de buna güvenerek A.B.D. ve A.B. ülkelerine apaçık meydan okumaktadır.
Bugün artık tek kutuplu değil, çok kutuplu bir Dünya düzeni ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği unutulmamalıdır.
TÜRKİYE’NİN TUTUMU:
Türkiye Dünya’nın neresinde bir tabi afet, salgın ve savaş olsa daima doğrudan ve haktan yana yer almış, Dünya’nın takdirini toplamıştır. Suriye savaşında 4~5 milyon mülteciyi kabul etmesi, depremin yaşandığı ülkelere ilk yardımda bulunması, salgında A.B.D. başta olmak üzere birçok ülkeye maske yardımında bulunması, Azerbaycan – Ermenistan’ın Karadağ Savaşında oynadığı rol, Ukrayna’ya yaptığı insanlık yardımı ve arabuluculuk çalışması ile Dünya Ülkelerinin beğenisini kazanmıştır.
Batı Dünyası ise bu savaş hareketine karşı olduğunu sert bir dille belirtiyor, ancak şu an Türkiye’nin yaptığını bile yapamıyor. Sadece Rusya’ya karşı yaptırımlar uygulayacağını açıklıyor.
Rusya bir yandan askeri harekâtı sürdürerek hedefine doğru ilerlerken öte yandan kamuyu dengesini sağlamak amacı ile barışçıl açıklamalar yapıyor. Amaç ne olursa olsun, bu savaş sadece Ukrayna’ya değil, Rusya başta olmak üzere birçok Ülkenin ekonomisine zarar vereceği şimdiden anlaşılmaktadır.
ATATÜRK’TEN DERS ALINACAK ANEKDOT:
Türkiye’nin kuzeyinde gelişen, üstelik temellerinde Karadeniz’in denetim ve egemenliği konusu olan çalışma Montrö Boğazlar Sözleşmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu konuda tarihi bir anekdotu anımsatmak istiyorum. İkinci Dünya Savasının en kızgın günlerinde Dışişleri Bakanı Şükrü SARAÇOĞLU, Karadeniz üzerinden Rusya’ya gidip, Moskova’da Sovyet lideri STALIN ile görüştü. SARAÇOĞLU’nu dostça karşılayan STALIN, gülerek “Umarım boğazların anahtarlarını da birlikte getirmişsinizdir” dedi. SARAÇOĞLU, “Maalesef, ekselans STALIN, Mustafa Kemal Paşa anahtarları beraberinde götürdü” yanıtını verdi Bu yanıt Boğazlar konusunun Türkiye için ne derecede önemli ve stratejik olduğunu gösterir Bugünkü sorumlu yöneticiler ve diplomatlara da ders olmalıdır.
KUŞATMA POLİTİKASI:
Sovyetlerin dağılması sonrası Rusya bir askeri çerçeveye alınmak isteniyordu. A.B.D. ve N.A.T.O. , Rusya’ya karşı bir kuşatma politikası izliyor, özellikle Karadeniz’de denetimi ele geçirip Karadeniz’i bir N.A.T.O. kapalı denizi durumuna sokma çabası içine giriyordu. Ancak, zaman içinde Rusya kendini toparlamış, ekonomisi güçlenmiş, petrol ve doğalgaz alanında Avrupa’nın gereksinimlerine cevap verebilir düzeye ulaşmıştır.
1999 yıllında göreve gelen PUTİN yönetimi, deneyim, birikim ve süreklilik kazanmıştır.
Ukrayna’nın N.A.T.O.’ya alınmak istenmesi ile ve Karadeniz’in N.A.T.O. gölü durumuna getirilmesi karşısında Rusya stratejik kararlar almak durumunda kalarak Ukrayna’ya savaş açması ve A.B.D., N.A.T.O. , B.M. ve A.B. ülkelerinin Ukrayna’nın yanında yer almasına rağmen PUTİN’in silahlı gücüne güvenerek Ukrayna’dan yana olan ülkelere meydan okuması, Batı’nın da parasal gücüne güvenerek, ekonomik yaptırımlar uygulamaya karar vermesi kısaca;
Batı : “Ekonomik güç” diyor,
PUTİN: “Ordu ve silah” diyor.
Bu mücadele ekonomik güç ve silahlı gücün savaşı olarak görünüyor.
O bir gerçek: Yeni Dünya Düzeni kuruluyor. “Parası çok olan değil, ordusu en güçlü olan kazanacak” deniyor.
Ancak dikkatli olmak gerekir;
PUTİN, Batının silah seçeneğini yani askeri olarak olaya dâhil olmayacağına emin olduğu anda askeri harekâtı başlattı. Ekonomik yaptırım tehditlerini hiç tınmadığından “Bu savaşa müdahil olanları yakarım” demesi bana Osmanlının Kanuni devrinde yaşanmış bir anekdotu hatırlattı;
NEME LAZIM BE SULTANIM
Kanuni Sultan Süleyman, sütkardeşi bilge insan Yahya Efendi’ye şöyle bir not göndermiş;
“Sen ilmiyle amel eden bilge birisin, bizi de aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanlının akıbeti nasıl olur? Bir gün yıkıma uğrar mı? “ diye yazar.
Yahya Efendi yazının arkasına “Neme lazım be Sultanım!” yazmış ve geri göndermiş.
Sultan Süleyman bu kısa cevabı anlayamamış. Bir süre kararsız kaldıktan sonra, biraz da kızarak, Yahya Efendinin Beşiktaş’taki dergâhına gitmiş.
“Hoş geldin, şeref verdin, “ hal, hatır sorma muhabbetinden sonra:
“Aşk olsun ağabey”, diyerek söze başlayıp, “Sana çok önemli ve kritik bir konuda fikir sordum. Sen ise ciddiye almayıp, geçiştirdin. Cevap bile vermedin.”
Yahya Efendi saygılı bir gülümseme ile cevap verdi:
“Sultanım, sizin sorunuzu ciddiye almamak mümkün mü?
Sorunuz üzerinde dikkatle düşündüm ve kanaatimi size açıkça arz ettim.”
Sultan Süleyman öfkesini belli etmemeye çalışarak:
“Ağabey, kâğıtta sadece “Neme lazım Sultanım” yazmışsın. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi… Herhangi bir cevap yoktu, kâğıtta…”
Yahya Efendi, saygılı bir gülümseme ile cevap verdi:
“Sultanım, aslında aradığın cevap, oydu. Bir yerde zulüm yayılırsa, haksızlık yaygın olursa. Koyunları kurtlar değil çobanlar yerse. Bilenler de bunu söylemeyip, susarsa. Fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin, feryadı göklere çıkarsa. Bunu da taşlardan başka kimse işitmezse. Herkes, sadece “Ben, ben” derse ve tüm bunları görüp işitenler “Neme lazım be…!” derse;
İşte o zaman, sonu gelir, Osmanlı yıkılır.”
Her şeye, Her türlü baskıya,
Ve zulme rağmen;
“Neme lazım” demeden;
Mücadeleye devam etmeliyiz.
MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN
Cenab-ı Hakk’ın rahmeti, bereketi üzerinizde olsun, Miraç kandiliniz mübarek olsun.
Sağlıcakla kalın.