NİSAN MI, NİİİSAN MI ?
Sevgili dostlar, iletişim fakültesini bitirmek yeterli gibi görünse dahi, gazeteci olmak kolay değildir..
Hayatın gerekli kıldığı hemen her alanında gereken bilgi ve genel kültüre sahip olamıyorsanız bu işe hiç yönelmeyin.
Nasıl mı ?.
Ben henüz öğrenciyken ülkemizin çok büyük tiraja sahip olan gazetelerinden birisinde idareten çalışıyordum. Göreve ilk gittiğim gün, söylediğim gibi idareten çalışıyor olmama rağmen günlük, haftalık, aylık olmak üzere Avrupa ve Dünyanın belli başlı gazete, dergi ve mecmualarıyla birlikte Türkiye’deki bütün günlük gazetelerin tomar tomar masamın üzerinde olduğunu gördüm. Aynı tomarlar diğer ünlü gazeteci ağabeylerimin masalarında da vardı. Herkes göreve başlar başlamaz ilk iş olarak hızlı bir şekilde bunları okur ve günlük çalışmasına Türkiye ve Dünya’dan haberdar olarak başlardı. Ayrıca pek çoğumuzun neredeyse müdavimi olduğumuz arşivimiz ve kütüphanemiz vardı. Birçok arkadaşımız da sanki abone olmuş gibi dışarıdaki kütüphanelerin eşiklerini aşındırır dururdu.
Böylesine dolu dolu okumanın zevkini ve insana neler kazandırdığını ancak yaşayanlar bilir..
Gazeteci olmak, genel kültürün içinde görgü kurallarını da kapsamak üzere herkesten daha çok bilmeyi ve örnek olmayı gerektirir..
Eğer böyle ise;
Zaman zaman da olsa bazı arkadaşlarımız yazılarında neden hakarete varan kelimeler kullanıyorlar ?. Zengin bir kültüre sahipseniz, düşüncelerinizi hakarete başvurmadan da kolaylıkla ifade edebilirsiniz..
Eğer böyle ise;
Televizyonda kameraların karşısına geçen bazı meslektaşlarımız 84 milyon insanın karşısında olduğu bilincinden uzak olarak ceketlerinin önünü iliklemek, saygılı olmak zahmetine neden katlanmıyorlar ?. Bu mesleğin içindeyseniz, bunca insana hitap ederken traşlı, şık ve derli toplu bir görüntü arz etmeniz gerektiğini bilirsiniz..
Eğer böyle ise; son zamanlarda, birbirlerinden etkilenerek ağız birliği etmişçesine ekranlarda neden ( Özellikle Nisan Ayı geldiğinde ) “ Nisan “ değil de, “ Niiisan “ diye gereksiz yere uzatarak ve yayarak telaffuz eden arkadaşlarımız bunda hiçbir beis görmeden sürekli tekrarlayıp duruyorlar ?. Üstelik bu şekilde telaffuz etmenin lehçeyle de ilgisi yoktur ve de konuşmalarımıza giderek yerleşmektedir. Gazeteciyseniz ve fonetik diksiyon dersi almışsanız bunun hakkını vererek ekranlarda toplumun yanlış öğrenmesine sebep olmazsınız. “ Olucak, gitçek, gelcek, abi “ demezsiniz. “ Olacak, gidecek, gelecek, ağabey “ dersiniz.
Bunlar gibi yüzlerce örneği sıralamak mümkün.
Bir ulusun var olmak için en temel dayanağı yüzyıllara dayanan geçmişiyle lisanıdır. Hem konuşurken ve hem de yazarken içerdiği kurallara titizlikle uymak gerekir.
Öğretmenliğin, doktorluğun, hukukçu olmanın, mühendis olmanın nasıl ki rast gele olmakla ilgisi yoksa, gazeteci olmanın da rast gele olmakla ilgisi yoktur..
Ve de bu mesleklerin hepsi branş olarak ayrı ayrı fakat, gazetecilik toplumun tüm kesimleri üzerinde kamuoyu etkisine sahip olmakla, bunların ötesinde bir önem arz eder.
Bir mesleğe gönül veriyorsanız onun bilincinde ve hakkını vermek zorundasınız..
Esen kalın.