RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Niyazi i Mısri

Bir yazımda Türk dünyasının köşe taşları insanların adlarını sıralamıştım. Niyazi i Mısri’nin adını terkip şeklinden çıkararak Mısırlı Niyazi diye söylemiştim. Önce irfan kaynağım Abdullah Işıklar’dan, sonra da ondan duymuş olarak Halis Akaydın’dan şiddeti itiraz geldi. Niyazi Mısri bir mahlastır, adı değildir. Adam Malatya’lıdır dediler.
Hakları vardı. Söyledikleri hakikatti. Bu yanlışlık bir mecburiyet getirdi. Niyazi i Mısri için özel bir yazı yazmak şart oldu.

Xxxx


Malatya’nın şimdiki adı Soğanlı olan o günkü İşpozi kazsında doğdu. Babası Nakşibendi müridi Soğancızade Ali Çelebi’dir.
8 Şubat 1618’de doğmuş ve kılasik medrese eğitimi yanında tasavvuf eğitimi de almıştır. 1655’de 37 yaşındayken Halveti tarikati şeyhi Ümmi Sinan’dan icazet alarak irşada başlamıştır.

Xxxx


Camilerde vaazlar verirken halkı coşturan yetenekteydi. Bu özelliğiyle şöhreti yakaladı. Sultan 4. Mehmet onun bu özelliğini savaş meydanlarında askerleri coşturmak, gayrete getirmek için kullanabileceğini düşünerek, Lehistan seferine beraberinde götürdü.
Dönüşte vazifesine devam ederken, çekemeyenleri onun hakkında türlü şikeayetlerde bulundular.
Bunun üzerine Limni adasına sürüldü ve orada 15 yıl çok çileli bir sürgün hayatı yaşadı. Ölümünden bir yıl önceye denk gelen tarihte affedilip Bursa’ya gelmesine izin verildi. Ama daha üç beş ay geçmeden bu defa Bursa Kadısı şikeayetçi oldu ve o tekrar geldiği Limni’ye sürüldü. 1693 yılında Limni adasında vefat ederek orada defnedildi. Mezarı Limni’dedir.

Xxxx

Bir çok eseri vardır. Manzum eserlerini aruz ve hece vezniyle yazmıştır. Onun aruz’da Nesimi ve Fuzuli’den, hece de ise Yunus Emre’den tarz kaptığı söylenir. Bir Divan’ı vardır.
Eserlerinden risale türü olanlar.
Risâle‐i Devriye, Risâle‐i Es’ile ve Ecvibe‐i Mutasavvufâne, Risâle‐i Eşrâtü’s‐Sâat, Tabirnâme, Risâle‐i Haseneyn, Risâle‐i Hızriyye, Risâle‐i Arşiyye, Vahdetnâme, Risâle‐i İade, Risâle‐i Nokta, Akîdetü’l‐Mısrî, Risale fî Devrân‐ı Sofiye, Etvâr‐ı Seb’a
Xxxx

Tasavvuf edebiyatına ilişkin çalışmalarıyla tanınan Mustafa Tatçı yayına hazırladığı Niyazî-i Mısrî''nin ''Limni''de Bir Sürgün Velî, Niyâzî-i Mısrî''nin Hatıraları'' adını verdiği eser  bir menakıpnâme. Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, eserin orijinal adı ''Menâkıbnâme-i Niyâzî-i Mısrî''dir. Sayın Tatçı, bu menâkıpnameye ''Limni''de Bir Sürgün Bir Velî, Niyazî-i Mısrî''nin Hatıraları'' adını vermeyi uygun bulmuş, muhtemelen genç kuşağın anlayabilmesi için metni serbest bir biçimde, gerekli yerleri sadeleştirerek, bazı bölümleri kısaltarak, yeri düştükçe de bazı açıklamalar yaparak günümüz harflerine aktarmıştır. Emine Işınsu’nun da bir Niyazi Mısri roman denemesi vardır.

Xxxx
Davet
Hüda davet eder elhamdülillah. 
Bu can dosta gider elhamdülillah 
Hakikat Şehrine Çün rihlet oldu 
Gönül durmaz uyar elhamdülillah 

<