CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

ÖĞRETMEN…

Sevgili dostlar, iyilikler, güzellikler, erdem, kültür ve bilgi peşinde koşanlar eminim günün birinde burunlarını sızlatan tebeşir kokusunu ve sıraların arasında dolaşan öğretmeye hazır  şefkat abidesiyle aynı dakikaları yeniden yaşamak için neler vermezlerdi.

Neler vermezlerdi o bitmek bilmeyen 40 dakikalık ders saatlerinin yeniden geri gelip de hiç bitmeyen bir 40 dakika olması için, ömre değer saniyelerin saatlerce süren ders anlatımlarının bitmemesi için..

Çoğu zaman söylemelerine gerek bile kalmıyordu, söylemiyorlardı ama bakan göz görüyordu. Değil mi, hepsi de nasıl insanlık timsaliydi. Kravat takmayı, ayakkabılarımızın boyasız olmaması gerektiğini bile onlardan öğrenmiştik. Tıraşsız sokağa çıkmamayı, saçımızın taranmış olması gerektiğini onlardan öğrendik. Adım atarken bile yere tek tek basmayı onlardan öğrendik. Bırakın gömleği, önlüğü, pantolonu mendilimizin dahi ütülü olması gerektiğini yine onlar öğrettiler bize.

Hanımefendiliği, beyefendiliği vitrine koysanız ancak bu kadar güzel durabilir…

 Bir öğrencinin gururunu diğer öğrencinin yanında kollamak muhafaza etmek ancak bu kadar özenle gözetilebilir. İnsanın beynindeki hasletlere ancak bu kadar güzel hitap edilebilir..

Değerli okurlar, susarak dinlemek ve dinleterek konuşmak da yine onların marifetiydi. Etrafına ışık veren bir çakmağın tutamadığı halde alevindeki var oluşu ve gerçeği izah etmek de onların maharetiydi. Ve de etrafıma ışık saçacağım derken mum gibi eriyen yanan da yine onların ta kendisiydi…

Ne kadar sert görünmeye çalışsalar da yüreklerindeki çocuk sevgisini, öğrencisine olan sevgisini saklamayı beceremeyenler de yine onlardı..

Onlar hayat ağacı değil, hayat ağaçlarının dibine dökülen berrak kaynak sularıydı.

Onlar ezelden ebede yere hiç düşürmeden götürdükleri eğitim meşalesini taşıyarak aynı takımda koşturan yorulmaz yarışçılardı. Bir daha tekrarı asla olmayacak o günlerden, bir daha geri gelmemecesine geçip giden bu günlere meşaleyi devreden eğitim ordusunun bayrak yarışçılarıydı.

Meşaleyi devralanlar da öyle, aynı.. Yalnızca isim değişikliği var.

Biz sıcak odamızda bu yazıyı yazarken, kim bilir hangisi karda, fırtınada, tipide köyde hastalanan öğrencisi, onun annesi ya da babasını kasabadaki şehirdeki hastaneye yetiştirmek için kızağın ardından çala telaş, donacağını bile düşünmeden koşup duruyor..

Kim bilir hangisi öğretmenlik öğrencilik düşünmeden velisinin bile derdine derman, buğdayına harman oluyor..

Kimseye hissettirmeden, muhtaç öğrencisine kendi maaşından yardım edenleri bile gördüm ben.

Karşıdan gelirken gördüğünüzde kim ki yüzünde bilgelik, bakışlarında sadelik, tavırlarında nitelik ve nicelik varsa, bir de tertemiz giyimliyse biliniz ki o öğretmendir. Ya da öğretmen annesi veya babasıdır.. Usta yetiştiren ustaların vakarıyla başı yukarıda, dik ve gururlu durur.. Topluma yetişen her faydalı bireyde payı vardır. Ebeveynlerin duasında, anneye, babaya, yaşlılara olan saygıda payı vardır. Ülkesinin ufkunda doğan her güneşte payı vardır.

Bu gün ayakta durabiliyorsak, hayatın her aşamasında doğru nefes alıp vermeyi becerebiliyorsak, ailemizde başlayan ve okulda öğretmenlerimizle devam eden eğitim ve öğretimin sayesindedir.

Kutlamaya 365 gün bile yetmez.

Öğretmenler Günü ve Haftası kutlu olsun.

Esen kalın.

<