M. RIDVAN SADIKOĞLU

M. RIDVAN SADIKOĞLU

İNSAN İNSANA EMANETTİR

ÖLSEK YÜZÜMÜZ YOK-4

Ruh köklerimizin fısıldadığı mesuliyet duygusunu rafa kaldırıp “uydum dünyaya” desek de farkındayız ki; iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, suçlu ile suçsuzun birbirine karıştığı ve geçmişi karanlık, sabıka defteri kabarık toplum mühendisleri tarafından sistemli olarak budandığımız şu paslı zaman diliminde kardeşlik ahlâkımız, dostluk hukukumuz, itimat duygumuz emsali görülmemiş bir hızla kayboluyor!

Belki de bu yüzden “insan” denen en büyük kutsalı, kıblem bilerek hemen her satırımda her ne olursa olsun iyi olmak, iyilikte kalmak zorunda olduğumuzu; iyilerin, iyiliklerin, iyikilerin sayısını bıkıp usanmadan arttırmak borcunda olduğumuzu; kötülüğün haince kışkırtmalarına rağmen iyilikte ısrar etmek, iyiliğe sımsıkı sarılmayı yüreğimize yük etmemiz gerektiğini; iyiliğe kötülük bulaşmasına mâni olmak zorunda olduğumuzu ısrarla haykırıyorum.

Zira kadim öğretilerin göğsünden emdiğim hikmetin ışığıyla hissediyorum ki, sonradan türeyeni içtenlikle benimseyenin, ciddiyeti kundaklanıyor; kadim olanla bağı yavaş yavaş kopuyor; hakikatle irtibatı kesiliyor ve bu sayede doymak bilmez bir iştahla kemirdiğimiz her şey kıyasıya bizi kemiriyor. Karanlıklarımız bu yüzden aydınlanmıyor. 

Anlıyorum ki hakikat sadece bir tanedir ve her devre göre değişen hakikat yoktur! 

En önemlisi de biliyorum ki cesaret ve esaret ile külfet ve nimet arasındaki tek harflik farklar hem insanın hem de toplumun kaderini tayin eder.

Bu nedenle cesaret edip, külfetsiz nimet olmayacağının bilinci içinde birbirimizle yeniden tanışmanın heyecanına sarılarak kimin ne bahanesi olursa olsun bizim hiçbir bahanemiz olmadığını idrak etmek zorundayız. 

Bu idrake ulaştığımızda anlayacağız ki; fenalıkta sınır tanımayanlara, düşmanlıkta ısrarcı olanlara, fitneyi yoldaş edinenlere inat; aklımızın yanına kalplerimizi de koyarak kendisi için istediğini kardeşi için de isteyen, kader birliği için çabalayan, imkân ve insanlara emanet gözü ile bakan, dostluklarında sebat eden; vefa, mesuliyet ve merhametin ruh köklerine kodlanan değerler olduğunun farkında, kötülükten medet ummayan, insanların beşeriyetlerinden kaynaklı kusurlarını biriktirmeyen, verdiklerini alacak hanesine yazmayan insanlara ihtiyacımız var

Bu yüzden de eksiltmek yerine çoğaltmak, öteki bellediklerimizi kaybetmekten ziyade kazanmak, ayrılıktan şiddetle kaçınmak, birlikte olmaya ısrarla devam etmek, farklılıkları değil benzerlikleri konuşmak, ortak müştereklerde buluşmak, marifetleri iltifata tabi tutarak yeteneklerimizi öne çıkarmak zorundayız. 

Çünkü sıkılaştıramadığımız saflarımızda sebep olacağımız her boşluk, karanlıktan beslenenlere fırsat ve cesaret verecektir. 

Farkındalık temennisiyle. 

(Bitti)

<