ON KASIMLARIN ARDINDAN... (2)
Din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin her birey kanun önünde eşittir.
- Yönetim, hukuk ve eğitim alanlarında akıl ve bilim esas alınır.
- Toplumun ihtiyaçları göz önünde bulundurulmak suretiyle devlet yönetimi; akla, bilime ve gerçeklere dayalı şekilde ele alınır.
- Devlet din ve mezheplere farklı olan ve hatta inanmayan insanlara her zaman aynı oranda uzaklıktadır.
- Laiklik toplumun dini gerekliliklerini sosyal bir ihtiyaç olarak ele alır.
- Din ve mezhepten kaynaklanan sınıf farklılıkları laiklik sayesinde ortadan kaldırılır.
Laiklik İlkesinin Türk toplumuna sağladığı faydalar Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile beraber getirilen laiklik ilkesi Türk toplumuna çok önemli faydalar sunmuştur.
- Din ve devlet işleri ayrılarak insanların din ve vicdan özgürlüğü sağlanmıştır.
- Din ve mezhep farklılığı gözetilmeksizin toplum içerisinde barış sağlanmıştır.
- Kadın haklarının geliştirilmesine olanak vermiştir.
- Hukuk geliştirilmesinin sağlanması daha kolay hale getirilmiştir.
- Yabancı devletlerin toprak sınırları içerisindeki azınlıkları bahane ederek iç işlere karışmasına engel olunmuştur.
- Akla, bilime ve gerçeğe dayalı özgürce modem bir toplum üzerinden devlet sistemi eşliğinde Türkiye'nin Çağdaşlaşması güçlendirilmiştir.
5- DEVLETÇİLİK Atatürk’ün Devletçilik ilkesi, sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmada daha çok metodu belirten bir esastır. Devletçilik, genellikle “ülke için geniş yararlar sağlayacak büyük ölçüde kuruluş, sermaye ve araçlara ihtiyaç gösteren işlerin; Özellikle büyük sanayi ve tarımın, istenilen ve aynı zamanda gerekli alan ve oranlarda devlet tarafından teşkilatlandırılıp işletilmesine” denilmektedir. Ancak bunun yöntem ve genişlik bakımından tanımlanması ve uygulanma şekilleri her toplum ve ülkenin ihtiyaç ve özelliklerine göre olmaktadır. Türkiye'nin çağdaşlaşma yönünü belirleyen, Atatürk Devrimleri 'ne temel teşkil eden ve Türk milliyetçiliğini esas alan fikir ve düşüncelerdir. Atatürkçü düşünce sistemi içinde birbirine bağlı bir bütün oluşturan Atatürk İlke ve Devrimleri, Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırabilmek için bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği yollardır. Bu nedenle Atatürk ilke ve devrimlerinin temelinde yapıcı olup doğruya ve yararlıya yönelmek vardır.
Atatürk İlkeleri, başlangıcından beri Türk Devrimi içinden doğmuş ve onun uygulamalarına yön vermiştir. Atatürkçülük konularını araştıran bilim insanları bu ilkeleri Temel İlkeler ve Bütünleyici İlkeler olarak iki başlıkta toplarlar.
Bu ilkeler, Atatürk'ün devlet anlayışına hâkim olan ulus devlet, tam bağımsızlık, ulusal egemenlik ve çağdaşlaşma hedefinden kaynaklanmaktadır.
6- İNKILAPÇILIK İnkılâpçılık ilkesi ise, bir yandan Atatürk ilkelerinin korunmasını esas tutan, öte yandan da bu esaslara dayanılarak yeni hamlelerle Türk toplumunun aydın ve ileri yönde gelişim ve geleceğini sağlayacak dinamik bir toplum yaşayış ilkesi olarak benimsenmiştir. Çünkü bu ilke Atatürk, felsefesini bazı dinî, siyasî ve felsefî kuramlarda olduğu gibi katı ve dar çerçevede kalmaktan kurtarmak istemiştir.
Buradaki açıklamalarımızda Atatürk’ün İnkılâbı tarifini ve Türk İnkılâbı nedir sorusuna verdiği cevap hareket noktamız olacaktır. Ulu Önder inkılâbı “Mevcut müesseseleri zorla değiştirmek demektir. Türk milletini son asırlarda geri bırakmış olan müesseseleri yıkarak yerlerine, milletin en yüksek medeni icaplara göre ilerlemesini temin edecek yeni müesseseleri koymuş olmaktır”. Atatürk’ün İnkılâpçılık ilkesi değişme, gelişme ve her türlü yeniliğe açıklık getiren bir ilke olarak kabul edilmek zorundadır. Daha açık bir deyimle, çağdaş medeniyete yürüyüşün direktifidir.
Bağlamda, Atatürk'ün bize bıraktığı inkılapları iyice okumalı ve bize neler bıraktığına, hatta bunları hangi şartlar altında bıraktığını göz önüne getirip daha çok anlamaya çalışmalıyız.
Mesela, ülkemizde yapılamayanları yapmaya çalışmalıyız, uçak fabrikasından başlayarak, tüm ağır Sanayi’yi Türkiye’de yeniden faaliyete geçirmeliyiz. Ülkemizin çeşitli yerlerinden çıkıp, bin bir güçlüklerle okuyup dereceler kazanan çocuklarımıza sahip çıkmalıyız, yurt dışında yapılan müsabakalara katılan tüm çocukları kutlamalı ve onlara teşekkür etmeliyiz.
Türkiye artık büyük bir ülke, büyüyor ve büyümeye devam edecek biz ne kadar çocuklarımızın ellerinden tutarsak onlarda
Türkiye’nin ellerinden tutar ve ATATÜRK’ün muhasır medeniyetler seviyesine çıkartırlar.
Biz Türkiye’ye sahip çıkmalıyız ki Türkiye’de bize sahip çıksın.
(Bitti)