CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

ÖNCE MÜZE

Sevgili dostlar, insanın Dünya’ya gelmesiyle birlikte ağlayarak başlayan öğrenmek süreci, gerekli veya gereksiz pek çok bilgiyle karşılaşıp bunları dağarcığına kaydetmesiyle yaşantısı boyunca devam etmektedir. Öğrenmeden yaşanan her dakika insan yaşantısının zarar hanesindeki en büyük yeri kapsamaktadır.

İlkçağlardan başlayarak insanoğlunun öğrenme sürecinde ne denli büyük aşamalar kaydettiğini gözlemlemek imkan dahilinde olsa da, 4.5 milyar yıllık bir zaman dilimi içerisinde çok büyük adımlar attığını söylemek maalesef mümkün olamıyor. Ateşin odunla yakılarak icat edilmesiyle, sıvı Hidrojen Gazının yakılarak ateş elde edilmesi bir mi?. Elbette değil ama bu iki eylem arasındaki süre milyar yıllarla ölçülmektedir.

İnsan zeka ve yeteneği, bunların çok ötesinde bir gelişmenin gerçekleştirmesi için bilgiyi keşfedip, öğrenme süreci sonucunda uygulama alanına aktarmasıyla verim elde etmesini mümkün kılmaktadır.

Bunların çoğu matematik, fizik, kimya gibi müspet ilimlerin incelemek ve araştırmak alanına girse bile, sosyal alanlarda da bilgi dağarcığını genişleterek yeterli kültür düzeyine ulaşmak da yine bu geçen süreçte neler olduğunu araştırmak ve öğrenmekle yakından ilgili.

Dönemler halinde her bir insan topluluğunun hangi aşamalardan geçtiği, nelere önem vererek ön plana aldığı ve bunların günlük yaşantıda nasıl yer alması gerektiğinden tutun da sosyal ilişkilerin neredeyse inceliklerini dahi öğrenebileceğimiz en önemli görsel kültür merkezleri olarak müzelerin hayatımızda çok önemli yeri bulunmaktadır.

Tarihi değeri olan objelerin sunulduğu paha biçilemeyen özellikli mekanlar..

Üniversitelerde bilim alanında ayrı bir branş olarak ele alınan ve uygulamada da ancak bu şekilde tarihi eserlerin bilgi ve görgüye sunulmasına zemin hazırlayan eşsiz ortamlar..

Yalnızca adını duyduğumuz ya da resmini seyretmekle yetindiğimiz pek çok eserin gerçeğini görebildiğimiz yerler..

Bir müzeye girdiğinizde kapanış saati gelip de kovulmadan oradan çıkıyorsanız tadına varamadınız demektir !..

Her yıl 18 – 24 Mayıs tarihleri arasında kutlanan Müzeler Haftası’nda pek çok müzenin kapılarını ziyaretçilere ücretsiz olarak açtığını da düşünürsek..,

  Müzeyi gezmek ayrı bir zevk..

Bu zevke varabilmek için ya seyahat ettiğinizde rastladığınız bir müzenin ne olduğunu bilerek veya özellikle görmek istediğiniz türdeki müzeyi arayarak Arkeoloji Müzesi, Tarih Müzesi, Etnografya Müzesi, Askeri Müze, Açık Hava Müzesi, Bilim Müzesi, Sanat Müzesi veya Özel Müze olduğunun bilinciyle gezmeniz size yeterli faydayı sağlayacak ve kültürel doyuma ulaştıracaktır.

Gezmeye gelen onca meraklı insanın arasında bulunmak bile insanın içindeki araştırarak görmek gibi bir macera duygusunu da tetikliyor sanki..

Değerli okurlar, çocukluğumda tatile çıktığımızda biz gittiğimiz şehirlerde hemen eğleneceğimiz yerlere koşacağımızı sanırken babamın bu konuda tavizi hiç yoktu.

Unutmuyorum, gideceğimiz yerlerin tarifi hazırdı;  “Önce müze, tarihi yerler. Sonra eğlence”.

Nur içinde yatsın.

Esen kalın.          

<