RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Önemli olan anlaşmak

İstiklal Marşımızın şiirini yazan değerli şair, iman ve ahlak adamı, seciye sahibi Mehmet Akif Ersoy,

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. 
diyerek milletine güven aşılamaya gayret ediyordu. Şimdilerde onun şiirinde kullandığı afak tekili ufuk kelimesini hem kimse kullanmıyor hem de kullananlara onu anlayan kaç kişi diye soruyorlar.
Batı dillerinden alınan kelimeleri ihtiyaç olmadığı halde kullananlarla savaşım aralıksızdır. Ama devlet de benden yana değil. Hiçbir siyasi öbeğin insanı da benimle beraber değil. Kavgamda yalnız başımayım.

xxxx

Önemli olan anlaşmak, şimdi herkes vizyon demeyi tercihe diyor, kimse ufuk demiyor şeklinde de bir savunma geliştiriyorlar.
Devlet de hangi yabancı danışmanın aldatmasına kurban gittiyse okullara, hastanelere, belki adliye ve polis merkezlerine de bir levha koyduruldu. Şehir işletmesi vapurlarında bile var. Misyonumuz, vizyonumuz başlığı atında bir yığın söz ediliyor.
Önce vizyon kelimesini gösterim anlamında da kullandığımızın altını çizelim. Televizyonlar haftalık sanat haberlerini verirken vizyondaki filmler başlığını kullanıyor. Buradaki anlamıyla vizyon gösterim yerine kullanılıyor. Bu kesmiyor insanımı daha da ileri giderek görüş alanı anlamında ufuk anlamında  daha sık kullanıyor vizyon kelimesini. Batı dillerinden alınmak zorunda olunan kelimeler vardır. Ama onun yerine bizim yüzyıllardır kullandığımız kelimeyi iptal ederek batı dillerinden alınan kelime kullanıldığında Türkçe kaybediyor.

Xxxx

Misyon kelimesi ise tam bir rezalet. Müslümanların yaşadığı topraklarda, çoğrafyalarda, vatanlarda Hıristiyanlık yaymaya çalışan insana misyoner denir. Kelime anlamı Türkçe’de görevli demektir. Neyle görevli? Müslümanları Nasranileştirmekle görevli. Şimdi her kurumumuz misyonumuz diye paragraf açıyor. Yani hepsinin misyonu var. Misyonu olana ne denir? Misyoner. Buyurun bakalım. Herkes misyoner Türkiye’de.

Xxxx

Önemli olan anlaşmak, evet de işte anlaşamıyoruz. Herkes birbirine düşman, karı-koca anlaşamıyor, ebeveyn-evlad anlaşamıyor. Siyasi görüş mensupları başka siyasi görüş değil, kendi yandaşlarıyla anlaşamıyor. Tartışma, kavga, cinayet, uzlaşmazlık, anlaşmazlık ve çözümsüzlük ülkeyi sarıp sarmalamış. Siz batılı kelimeleri herkes anlıyor diye ha bire kullanıyorsunuz ve önemli olan anlaşmak diyorsunuz. Hayır anlaşamıyoruz.
Milli bir dili, lisanı olmayan insanlar millet olamaz. Millet olamayanlar sanatta, ilimde, irfanda milli olamaz. Milli olamayanların bir medeniyete mensubiyeti de olmaz. Hiçbir medeniyete mensup olmayan insanlar medeni de olamaz.


xxxx

Şimdi önümüze bir hedef konulmuş 90 yıl önce. Ondan öncesi de var 150 yıl. Batı medeniyeti kendi içinde bir değerler manzumesidir. Ama benim ulaşmam gereken bir değerler manzumesi değildir. Çünki benim bir değerler manzumem var zaten. Bu hedefi koyanlar, içinde bulundukları şartların mecbur etmesiyle böyle düşünmüş, böyle inanmış, böyle karar almış olabilirler. Onları kınamak aklımdan geçmez. Ama bugün benim kabul edeceğim bir hedef değil.
Hem medeniyetleri birbiriyle kıyaslamak, yarıştırmak lüzumsuz ve aptalcadır. Hem de art niyet aranmalıdır. Şöyle bir dönüp bakalım. İslam medeniyeti ile Batı medeniyetini yarıştıranlar, bu yarışı gazlayanlar daima Batılılar olmuştur. Batılılar ve Batıcılar. Batıcılar ahmaktır. Ama Batılılar bu yarışın hem kurallarını kendileri koydukları, hem hakemliğini kendileri yaptığı için çok akıllıdırlar. Bu şartlarda yarışı kabul etmek mümkün değildir.
Her yarışı kaybedenler aşağılık duygusunun daha derinine inerken, yarışı kazananlar da sömürülerini haklı göstermektedir. Madem ki mağlupsun, her şartımı kabul edeceksin havasındalar.

Xxxx

O kelime bu kelime ne fark eder diyemeyiz. Önemli olan anlaşmadır, bu kelimelerle de anlaşıyoruz diyemeyiz. Zaten anlaşamıyoruz. Her kelimenin çağrışımı var. Ailesi var, hissiyatı var. Düşünmeye karakter ve seciye kazandıran tarafı var. Vazife kelimesinin çağrıştırdıkları ile misyon kelimesinin çağrıştırdıkları arasında Hakikat medeniyeti ile Batı medeniyeti kadar fark vardır. Düşünen insanlarımız Batıcılıktan vaz geçmelidir. Batı ulaşılması gereken bir değerler manzumesi değildir.

<