ONUN YÜZÜ BİZDEN KARA
Bir gün Hoca'nın hanımı ev işine hazırlanır
Her gün çamaşır bulaşık, kadıncağız çok usanır
Nerde sohbet orda Hoca, işsiz güçsüz, durmaz gezer
Hoca'nın bu hareketi hanımını fazla üzer
çağırır hanım Hoca'yı. biliyorsun çamaşır bol
Bari çaya kadar gel de bana biraz yardımcı ol
Şöyle bir düşünür Hoca haklı bulur karısını
Omuzuna alır yürür çamaşırın yarısını
Oh be dünya var imiş der, güneş sıcak, temiz hava
Başlar çamaşır işine elleriyle ova ova
Biraz uğraşıdan sonra yorgunluktan bitkin düşer
Güneş dikilir tepeye, sıcaktan kavrulur pişer
Bari der şurda gölgeye yatıp, biraz dinleneyim
Sen yıka der hanımına, ben de sıkmaya geleyim
Yatar söğüt gölgesine şöyle epeyce dinlenir
Ne hararet kalır ne ter, doyasıya serinlenir
Hanım seslenir dereden, gel artık, yeter yattığın
Neredeyse kuruyacak sıkmak için bıraktığın
Hoca pek hesaba almaz hanımın çağrı sesini
Kendisine yorgan yapar çıkardığı cübbesini
Kadın başlar bir başına çamaşırları sıkmaya
Bunu fırsat bilen karga birden iniverir çaya
Kapar yerdeki sabunu havalanır gökyüzüne
Karganın bu hareketi çarpar hanımın gözüne
Avazı çıktığı kadar sesler imdat diye diye
Hoca birden fırlayarak der ki bu gürültü niye
Karga götürdü sabunu çamaşırla uğraşırken
Gittin gölgeye uzandın burda olman gerekirken
Şurda dursan olmaz mıydı ne diye gittin kenara
Bırak hanım, alsın gitsin, onun yüzü bizden kara.