ONUR, MUTLULUK ve DEĞER
Sevgili dostlar, dünyaya geldiğimiz andan itibaren istemsiz bir hareketle ilk olarak yiyecek bir şeyler bulmak çabası, elde etmek dürtüsünün insan genlerinde henüz doğmadan önce kodlandığını ve dolayısıyla neredeyse ömür boyu bu duygunun yönetiminde yaşadığını gösterir.
İnsanın kendi elinde olmayan bir durum !...
Günlük yaşantımızda gün boyunca sabahtan akşama kadar neler yaptığımıza ayrı ayrı dikkat edelim. Bir tek saniyesi bile boşa geçmeden hemen her anı, küçük ya da büyük bir takım şeyler elde etmeyi amaçlayan istek ve arzuların toplamından meydana gelen bir bütün olduğu hemen ortaya çıkmakta...
Bu toplama ideal diyoruz. Yani kendimizi oraya ulaşmakla şartlandırdığımız hedef !...
Her şeyi bir yana bırakıp bu uğurda gündüzünü gecesine katanlar olduğu gibi, zaman zaman ikinci üçüncü plana atılan ama günün birinde tekrar yeniden gündeme alınan ve moral değerlere doping etkisi yapan vazgeçilmesi zor istek ve arzuların listesi de, insanın kendi yeteneği, eğitimi, azmi ve kaprislerine bağlı olarak uzun ya da kısa olabilir.
Buna da yeteriyle yetinmek diyoruz !..
Hayatı bal etmekle zehir etmek arasında ki bir çizgide ne zaman, nerede, nasıl olacağı belli olmadan gidip gelen düşler, durdurmayı becerebileceğimiz ölçüde gerçeklerle bağdaşabilir.
Başarının az ya da çok olması değil, katsayısı önemlidir !..
Başarının az ya da fazlalığı çok şey içermekle birlikte, katsayısı yalnızca doğruluk, dürüstlük ve ahlak içerir... Dolayısıyla elde etmek istediklerimizle hissedeceğimiz mutluluk, onun harcında bulunan ve insan onuruna yakışan timsal hasletlerle değer kazanır…
Her an kendini mutlu eden bir şeyler elde etmek çabasında olan insanoğlunun hayatına kattığı değerin anlamı bu mudur ?..
Evet budur…
Esen kalın.