CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

ÖRNEK DELİKANLILAR

Sevgili dostlar, biz gazeteciler insanların ve toplumun her zaman daha iyiye yönelmeleri için genellikle olumsuzlukları gözlemler ve eleştiririz. Ki tekrar etmesin, daha mutlu ve sevinçli bir sosyal yapı oluşarak insanların yaşantısını problemlerden uzak, huzur ve sevinç dolu anılar haline getirsin.

 Elbette herkesin birbiriyle saygı ve hoşgörü çerçevesinde ilişkide bulunması insanın kendisine düşen en temel görevidir. Bunun dışında insanların birbirlerine insana yakışmayan davranışlar göstermesi onun düşünebilen ve duygularını yönetebilen bir canlı olmasıyla asla bağdaşmaz. 

Olgun insan odur ki, en olumsuz durumlarda dahi kendisine hakim olabilsin, geri dönülmesi imkansız çıkmazlara girmesin. Herkese örnek olsun, hayata örnekler sunsun.. Bunun olabilmesi, insanın içinde yetiştiği aileye bağlı olarak çevresi ve en çok da kendisine olan inancıyla iyiye yönelmesi konusunda gösterdiği kararlılıkla doğru orantılıdır.  

Hayatın yolunda yürümenin kolay olmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak onu kolaylaştırmak için kendimize tanıdığımız hakları başkalarına da tanıyarak onların hak ve hukuklarına saygılı, olgun, medeni ve münevver olmamızla bağdaşıyorsa işte o zaman kendimizi sosyal ve başarılı bireyler  olarak nitelendirebiliriz. O zaman çevremizdeki insanlar da bizim takdir edilmeyi hak eden bireyler olmamız konusunda hemfikir olurlar.. 

Sayılmak, sevilmek, yokluğu hissedilen insanlar arasında olmak az şey değildir.. 

Hani zaten dünyaya itibarlı varlıklar olmak için geldik..

 Değilse hatalar, aksaklıklar ve cezalarla dolu bir hayat insanın eline yüzüne bulaşır da yazık olur !.

Üzüntünün sonsuz olması yerine sevinç, kıvanç ve onurun sonsuz olması hem insan aklıyla bağdaşır ve hem de insan denen yüce varlığa yakışır..

Kainatta tanımlanmış en kutsal ve seçkin görev;  kendimize yani insanın kendisine yakışanı yapmak ve onunla aynı paralelde yürümek olmalıdır. Bunları idrak etmek, uygulamak ve sonuca ulaşmak insanın kendisine biçtiği görevin sorumluluğuyla yakından ilgili olduğu gibi, kendisini mükemmellik ölçüsünde yetiştirmek çabasını da içerir.

Sosyal ilişkilerde kurnazlığa baş vurarak, çaba göstermeyip kestirmeden sonuca gitmek uyanıklığını marifet sananlar, gerçek başarının özünü oluşturan dürüstlük ve doğrulukla karşılaştıklarında neler kaybettiklerinin farkına vararak boşuna ağlamasınlar. Çünkü akıp giden zamanı geri döndürmeyi bu güne değin hiç kimse başaramadı !. 

Bu yazıyı neden yazdım ?..

Değerli okurlar, geçen hafta arabamın tamirde olması nedeniyle tamirciden evime dönerken; sağlam düzgün duruşları, aldıkları eksiksiz aile terbiyesi, görgü ve yardım severlik duygularıyla saygı ve sevgide kusur etmeyerek, bana arabalarıyla yardımcı olan rastladığım üç beyefendi delikanlıya ithaf etmek, iyiliklerin karşılık bulması adına belki bir vefa olabilir... 

Ünlü Fransız düşünür Rene Descartes (1596- 1650) “İnsanların ne düşündüklerini öğrenmek için söylediklerine değil, yaptıklarına dikkat edin “ diyor. 

Ve de bir başka şey daha söylüyor “Unutma, sana ışık tutanlara sırtını dönersen, göreceğin tek şey kendi karanlığındır.”

Esen kalın.

<