PARAYI BULMA SEVDASI
Para kazanmak, hele hele helalinden kazanmak bizin düsturumuzdu.
Ticaret yapar, imalat yapar, herhangi bir işte çalışır, kazandığımızla geçinmeye çalışırdık.
Hırslarımız yoktu.
Yaptığımız işlerde her zaman helal kazanmayı ilke edinir, hatta “Allah Helalinden Versin” diye dualar ederdik.
Ne olduysa oldu, biz yolumuzu şaşırdık. 80’lerden sonra başka bir boyuta evrildik.
Önce, aracılık, komisyonculuk, iş takipçiliği gibi mesleklerle tanıştık.
Taş atıp kolumuz yorulacak değil ya…
Yorulmadan, çok para kazanmanın yollarını arıyorduk. Artık kazandığımız paralarla yaşamak yerine, çok lüks bir hayat sürecektik.
“Parayı bulma” kavramı yerleşti topluma. Parayı bulma uğruna rüşvet de dahil her şey mübahtı.
Kazandığımız paralar yetmiyordu artık. Daha fazlasını, daha fazlasını, daha fazlasını istiyorduk. Hem de çalışmadan, hem de helal haram düşünmeden. İşte ne olduysa bundan sonra oldu.
Biz daha fazlasını isteriz de uyanıklar boş durur mu?
Önce banker skandalı patladı. Çünkü bankerler çok kazanç vaat ediyordu. İnsanlar nesi var nesi yoksa bankerlere yatırdılar.
Ve bankerler battı, yatırılan paralar uçtu gitti.
Borsa çıktı.
Borsa da batanların haddi hesabı yoktu. Ama dur durak bilmiyorduk.
Bir ara adım başı banka açılmaya başladı. Bazı bankalar normalin üstünde çok faiz vaat ettiler. İnsanlar evlerini, mallarını mülklerini satıp faize yatırdılar. Oturdukları yerden bol para kazanacaklardı.
O da patladı. Yine binlerce mağdur.
Derken bir “Titan” çıktı ortaya.
Öyle bir çıktı ki, insanlar güle oynaya, eğlenerek para kazanıyordu. Hem o kadar çok kazanıyordu ki, göz kamaştırıyordu. Parası olan tüm parasını oraya yatırdı.
O da kısa sürede bitti, battı gitti.
Dijitalleşme çağıyla birlikte uyanıklar daha büyük vurgunlar peşindeydi. Ve Çiftlikbank’la tanıştık.
Yine olağandışı bir kar vaadi vardı ortada. Parası olan hücum etti. Onunda sonu hepsinde olduğu gibi hüsranla bitti.
Ama kimse akıllanmıyordu. Tek bir hedef vardı, parayı bulmak. Çalışmadan, üretmeden lüks hayat yaşamak.
Bu günlerde yeni bir vurgun haberi var.
Bitcoin denilen dijital paradan milyonlar kazanıldığı dilden dile dolaşmaya başlayınca, Uyanıklar boş duracak değil ya…
Hemen Turcoin’i kurdular.
Kocaeli merkezli Sadun Kaya ve yazılımcı Nuhammet Satıroğlu kendilerini dünya genelinde 25 Milyon müşterisi olan 5 milyar cirolu şirketlerin sahibi olarak tanıttılar ve Turcoin isimli dijital parayı oluşturmak için kolları sıvadılar.
Ne mi oldu?
Kısa sürede piyasadan çok büyük miktarlarda para toplayarak vurgunu vurdular.
Ortada yine binlerce mağdur.
Biz hiç akıllanmayacak mıyız? Biz hiç sorgulamayacak mıyız?
Birisi kalkıp olağanüstü bir kar vaat ediyorsa , hemen koşmak zorunda mıyız?
Yazık, çok yazık…
Bu parayı bulma sevdası hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Yani kazıklanmaya doymuyoruz vesselam…