PRESLİ OYUNUN GÜCÜ
Karşılaşma Fenerbahçe’nin baskısıyla başlayıp Beşiktaş’ın korner silsilesiyle devam etti. İlerleyen dakikalarda oyun tek taraflı oynanmaya başladı. Fenerbahçe sadece orta sahasıyla değil Muriç hatta tüm formsuzluğuna rağmen Kruse’yle önde basarak oynadı. Yani öyle 10-15 dakika pres yapıp işin ucunu bırakmadılar. Özellikle bunu ilk devrede neredeyse tüm süreye yayıp bu şekilde mücadele ettiler. Beşiktaş’a nefes aldırmadılar. Golü yemeyi de hak etmediler aslında. İlk devrenin hakkı iki farklı bir sonuçtu. Olan seyirciye oldu çünkü tüm futbolseverler daha heyecanlı bir ikinci 45 dakika izleyeceklerdi.
Yanal’a göre klübesinde kartları daha iyi olan Abdullah hoca hiç vakit kaybetmeden ikinci devreye Ljajic’i alarak başladı. Birçok futbolseverin kafasında Adem neden derbiye başlamadı sorusu vardı kesinlikle. Ancak Avcı oyuna Sırp yıldzıyla başlamış olsaydı bile Fenerbahçe’nin öndeki net baskılı oyununa çare bulamayabilirdi. Oyunun kırılma anı karşılaşmanın 53. dakikasıydı. Burak kaçırmasa skor dengeye gelecek, oyunun gidişatı değişecekti belkide. Ancak önce Altay’ın sonra da Gustavo’nun rakipleri yerine topa yaptıkları net müdahale skorun değişmesini önledi.
Fenerbahçe karşılaşmaya başlarken çok eksikle sahadaydı. Üstüne Emre’nin kasık problemide ortaya çıkınca küçük dokunuşlar yaptı Ersun hoca. Galatasaray deplasmanında Emre-Gustavo-Tolga-Ozan dörtlüsüyle kanatsız bir düzende oynayıp bir puan alan, ertesi hafta Saracoğlu’nda Antalyaspor’a karşı aynı isim ve sistemle yoğun baskıyla oynayıp üretemeden ve puan alamadan karşılaşmayı bitiren sarı lacivertliler yine kanatsız olarak sahadaydı. Böylesine bir düzene mecbur kalmıştı Fenerbahçe. Ersun hocanın elindeki opsiyonlar sınırlıydı. Orta alanda Gustavo-Ozan-Tolga olmasına rağmen üçüde müthiş bir düzende ve disiplinde oynadılar. Bu üçlüye aynı değerlerde, önde baskı ve defansa yardımda Türüç-Muriç-Kruse de katılınca, ki en zayıf halka Alman oyuncuydu, işin rengi de haliyle değişti. Bence Fenerbahçe’nin bu maçı kazanmasındaki şifresi disiplinli oyunu maçın büyük bir bölümüne yaymasıydı. Bu da oyuncuların iştahını kabartıp takım olma birlikteliğini gözler önüne serdi.
HAYIRLI SAKATLIK mı?
Emre her şeyiyle mükemmel bir gemişe ve futbol kariyerine sahip. 16 yaşındayken Galatasaray’da oynamaya başlayan, UEFA kupasını kazanan kadroda yer alıp zaman zaman oynayan, Milli takımımıza hizmetler veren, 4 sene İnter Milan’da, 3 sene New Castle United’da üst düzey oyunlarda sahne alan, kısa da olsa Atletico Madrid tecrübesi yaşayan, 2004 senesinin Mart ayında dünya futbolunun efsanesi Pele tarafından FIFA 100 listesinde yaşayan en büyük 125 oyuncu arasında gösterilen Emre Belözoğlu bugün 39 yaşında. Üstelik 3 ayda fazlası var. Emre 7 Eylül 1980 doğumlu. Ligin ikinci devresinde 40 yaşına doğru yol alacak.
Fenerbahçe derbide lig serüveninin ilk haftasından bu tarafa en iyi oyununu oynadı. Sahanın ikinci bölgesinde olması gereken şekilde baskılı bir oyun ortaya koydular. Kanımca Emre’nin yaşadığı kasık sakatlığı hayırlı oldu diye düşünüyorum. Çok eleştirilen İsla bile üçüncü golde asist yaparken, Kruse’nin aşırı formsuzluğu yine devam etti. Kusura bakmasın ama penaltı dışında sahada yok gibiydi.
Peki Ersun Yanal ilerki haftalar adına hangi dersleri öğrenip yardımcılarına ve oyuncularına aktaracaktı? Bir, Fenerbahçe sahaya Emre ve Kruse ile çıkamaz. Bu iki oyuncunun aynı andaki varlığı Fenerbahçe’nin orta merkezde ve rakip sahada baskılı oynamasına izin vermez. Hocanın birini tercih etmesi gerekecek. İki, Ozan-Gustavo-Tolga mutlaka beraber oynamalılar. Beşiktaş’a karşı Deniz tek kanat oynamasına rağmen bu üçlünün aynı anda uyumlu oyunu hem orta sahayı hem de hücum hattını inanılmaz rahatlattı. Ayrıca İsla ve Dirar’ın kenarlara güvenle çıkmalarını sağladı. Gustavo-Tolga ikilisinin yan yana oynamaları sağ önde oynayan Ozan’ı oynadığı bölgeye hapsetmediği gibi kaptanın orta sahada rahat ve gezgin oynamasına olanak verdi. Üç, tam forma girerken Sadık’ın sakatlanması Serdar’ın teknik açıdan partnersiz bıraktı ama Jailson’un oyun tarzı Zanka yerine Brezilya’lının Serdar’la beraber oynaması gerektiğini gösterdi sanırım. Jailson’un en büyük handikapı topu oyuna sokamaması ve kaleciye gereksiz geri pas yapmasıydı. Ancak Fenerbahçe Gustavo-Ozan-Tolga üçlüsüyle oynayacaksa, Emre ve Kruse ikilisinden birini tercih edecekse ve Deniz-Mosas-Rodriguez’den birine görev verecekse; bu düzende Serdar’ın yanında kesinlikle Jailson oynamalı. Orta alandaki teknik ayaklar, topla iyi oynayanlar olduğu müddetçe, Jailson’un sert oyun tarzı defansı daha da güçlendirecektir.
Bu mücadeleden sonra görünen şablon net bence. Fenerbahçe 3 orta saha; Ozan-Gustavo-Tolga, forvet arkası pozisyonunda Emre veya Kruse ile oynamalı. Ozan ve Tolga’nın hem orta sahanın hamalı olmaları hem de kanatları kullanabilmelerinden dolayı Mosas-Deniz-Rodriguez isimlerinden birinin tercihiyle Beşiktaş derbisinde ortaya koyduğu baskılı oyunu sezonun ikinci yarısının büyük bir kısmına yayabilir ve şampiyonluğun en büyük adayı olabilir.